Kendi insan kaynağımızla, yetiştirdiğimiz mühendislerimiz ve maddi imkanlarımızla çeşitli kategorilerde özgün uydular yapabiliyoruz. Ülkemizin milli uydu serüvenin zirvesi ise TÜRKSAT 6A oldu, ama öncesinde de BİLSAT, RASAT, GÖKTÜRK, İMECE vardı. Tüm bu uyduların fikri mülkiyet haklarıyla bir “Türk Uydu” markasını oluşturacak, pazarlayacak bir yapılanma, organizasyon yok.
TÜRKSAT 6A’nın hizmete girme aşamasında kamuoyuna pek yansımasa da iki bakanlığın ilginç “biz yaptık” hayır “biz yaptırdık” kavgasına şahit olmuştuk. Bu tartışmadan anladık ki uydu gibi yüksek teknoloji alanında örgütlenmek, teknolojiyi ileriye taşımak gibi hususlar ABD menşeli sosyal medyada halkla ilişkiler çalışması yapma hevesi güdenlerle olmuyor.
TÜRKSAT 6A, uydusunun işletmeci/operatör şirketi Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki TÜRKSAT A.Ş. olduğu için bu uydunun yapım siparişini verip, maddi kaynak kullanımı kontrol eden taraf olarak öne çıktı. TÜRKSAT 6A’nın yerli/milli teknolojiyle yapılmasını ve bu alanda kabiliyet kazanılmasını koordine eden ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı TÜBİTAK Uzay oldu.
TÜRKSAT 6A’da Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) – TUSAŞ entegrasyonu yapan, uyduyu üreten taraftı. Aselsan ve diğer şirketler ise proje yürütücüsüydü. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı – TÜBİTAK Uzay ise proje yöneticisi, sorumlusuydu. Ulaştırma Bakanlığı – TÜRKSAT ise uydunun müşterisi, işletmecisiydi.
Finansmanı ise Ulaştırma Bakanlığı (TÜRKSAT) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (TÜBİTAK Uzay) tarafından karşılandı. Peki bu uydunun sahibi kim? Fikri mülkiyet hakları kime ait? TÜRKSAT 6A gibi bir uydunun aynısından Türkiye’ye yaptırmak isteyen yabancı ülkeler, şirketler kiminle oturup, anlaşma yapacak? Belli değil! Ortada muhatap olacak bir şirket yok. Türkiye’nin bu alanda kazandığı teknoloji tecrübesine öncülük edecek, pazarlayacak, geliştirecek ve ileriye taşıyacak bir “Milli Uydu A.Ş.” bu sebeple önemli…
Maalesef Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TÜRKSAT 6A kavgasına tutuşurken, birçok önemli husus da ıskalandı. İhmal edildi. Unutuldu. TÜRKSAT 6A artık yukarıda. İki bakanlığın uydu üzerinden halkla ilişkiler çalışmaları, patronları Amerikalı sosyal medyalar için içerik üretme hengameleri de bittiğine göre şapkayı önlerine koyup düşünmeliler. Hatta bu önemli ve hayati konuyu da iki bakanlığa bırakmamak lazım. Önemli bir sebep söyleyeceğim.
Ulaştırma Bakanlığı kontrolündeki TÜRKSAT 3A’nın yaklaşık 15 yıllık hizmet ömrü 2028’de bitecek. Yerine yeni uydunun şu günlerde hazırlanıyor olması gerekir. Ama ortada bir şey yok. TÜRKSAT 6A’yı yapan ekipler dağılmadan siparişin organize edilmesi icap ederken iki bakanlık arasındaki kavga “milli uydu” yerine Fransızların uydusunu ön plana çıkarmış olabilir! Duyumlarım bu yönde…
Ulaştırma Bakanlığı – TÜRKSAT A.Ş. hizmet süresi sona yaklaşan 3A uydusunu ikame edecek yeni bir uydu üretimi için kendi şirketlerimizle değil, Fransız şirketle temasa geçmiş. Bu yazımdan sonra “yok öyle bir şey” açıklaması gelebilir. Bu durumda şimdiye kadar neden harekete geçmediklerini sorabiliriz. Zira kamu kurumlarının ve başlarındaki bürokratların özellikle de milli ürünlere karşı mesafeli olanların klasik taktiklerinin “zamana oynamak” olduğu notunu düşelim.
El atından yabancı şirketle görüşülür, “hazırlan” denir, yerli/milli şirketler bu arada oyalanır. Zaman öyle daralır ki yerli/milli şirketler o işi istenilen sürede yapamaz hale gelir. Böylece yabancı şirkete mecburen sipariş verdik veya iş birliği yapmak zorunda kaldık tiyatrosu oynanır. TÜRKSAT 3A’nın yerine konacak yeni uyduda böyle bir tehlike var…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.