Ülke olarak uzun bir süredir savaş uçağı tedariki için uğraşıyoruz. ABD’den F-16, Avrupa’dan Eurofighter alabilmek için ciddi anlamda da gayret sarf ediliyor. Tavizler verilmek zorunda kalınıyor. Diğer taraftan da birçok NATO ve Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke de Türkiye’den silahlı ve silahsız insansız hava aracı (İHA) alabilmek için Baykar Teknoloji’nin kapısını aşındırıyor.
Ne zaman ülkemizin gözde kuruluşu Baykar Teknoloji’yi ziyaret gitsem mutlaka bir resmi heyetle karşılaşıyorum. Geçen hafta hain saldırı sebebiyle TUSAŞ’ı ziyaret eden İngiltere Savunma Bakanı’nın Türkiye’de bulunması dikkatimi çekti. Çünkü biliyorum ki, Avrupa ülkeleri ve İngiltere Türkiye’nin İHA’larda kaydettiği gelişmeleri yakından izliyorlar. Kendileri de böyle bir başarıyı yakalayamadıkları için Türkiye ile nasıl bir ilişki kurabileceklerinin yöntemlerini arıyorlar.
Mesela geçen yıl İngiltere Savunma Bakanı, Baykar Teknoloji’yi ziyaret etmiş ve yarım gününü burada incelemelerle geçirmişti. Yine İngiltere’den Genel Kurmay Başkanı da geçen Baykar’ı ziyaret etmişti. O gün ben de Baykar’daydım. Kısacası yoğun bir İngiliz ilgisi söz konusu. Çünkü NATO üyesi İngiltere ve Avrupa ülkelerine, ABD ne kadar İHA sistemi veriyorsa, onunla yetinmek zorunda kalıyorlar. Bu sebeple de alternatif tedarik yöntemlerine yöneliyorlar. Hatta ortak üretim için Türkiye’yi de sık sık ziyaret ettikleri kanaatindeyim.
Kısacası Baykar Teknoloji, ülkemizin elini savunma sanayi alanında ve yüksek teknolojiye erişimde çok güçlü hale getirmiş durumda. Bunun layıkıyla kıymetinin bilinmesi gerekir. Ayrıca Baykar’ı ziyarete gelen çeşitli önemli misafirler, bir süre sonra Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar’ı ülkelerine davet edip, daha ayrıntılı konuşmak istiyorlar. Ne zaman Haluk Bayraktar iletişime geçsem mutlaka bir ülkenin zirve isimleriyle birlikte olduğuna şahit oluyorum.
Son olarak AB ve NATO üyesi Hırvatistan, Baykar’dan 6 adet Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracı (SİHA) sistemi satın almaya karar verdiğini açıkladı. Hırvatistan, 6 adet Bayraktar TB2 SİHA sistemi için yaklaşık 86,4 milyon euro ödeme yapacak. Bu bir başlangıç paketi ve satılan ürün de platform aracı olduğu için uzun vadeli, çok yönlü, katma değerli bir ilişkinin kapısına açacak.
Çünkü TB2 SİHA paketinde, kamera ve silah sistemleri, komuta ve kontrol merkezi, eğitim simülatörü, yer kontrol istasyonları, yer veri istasyonları, 4 bin saatlik uçuş için yeterli olacak miktarda yedek parça başlangıç seti, Türkiye’den uzmanların iki yıl Hırvatistan’da kalmaları, Türkiye’de eğitim ve paketin tamamının Hırvatistan’a transferi söz konusu olacak. Yani sıradan bir ürün satışı, ihracat değil. Nitelikli bir işbirliği ve ülkemizin teknolojik gücünü ortaya koyan bir gelişme olduğu için gelecek yıllara da yansımaları olacaktır.
Türkiye bir tarafta böylesine önemli bir başarıya imza atarken diğer taraftan da ABD’den F-16 ve İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya ortaklığında geliştirilen Eurofighter Typhoon savaş uçağı almak için çaba gösteriyor. Almanya’nın ambargo engelini aşmaya çalışıyor. 2019’dan bu yana Türkiye’ye silah satışında ambargo koyan Almanya, son ekonomik tablo ve bölgemizdeki stratejik değişimler eşliğinde Eurofighter satışına olumlu bakmaya başladı. Bakalım gelişmeler nasıl olacak?
Şüphesiz Almanya’nın bu adımında Rusya-Ukrayna savaşının etkisi var. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımına Türkiye’nin onay vererek ittifakın güçlenmesinin yansıması var. Hatta bu kararla Almanya’nın da kendini güvende hissetmesine de olumlu katkı sunduğu da söylenebilir. Ayrıca Türkiye’nin satın almak istediği F-16 pazarlığında da iki ülkenin NATO üyesi olması pazarlık unsuru olmuştu. Ama sadece bu detaylar sebebiyle Batı ve Almanya, Türkiye’ye ambargoyu kaldırmıyor. Güçlenen savunma sanayimiz ve özellikle Baykar ile başlayan insansız araçlar tarafındaki kabiliyetlerimizin çok büyük etkisi söz konusu.
Fakat halen daha da NATO çatısı altındaki bazı önemli ülkeler; Almanya, ABD gibileri Türkiye’yi tam bir müttefik gibi görmüyor. Hava savunma sistemlerinde tedarikinde sergiledikleri yaklaşım kısmen devam ediyor. Çünkü bölgemizde güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bizim de onların verecekleri savunma sistemleriyle, onların alet ve edevatıyla güçlü olamayacağımızı artık anlamış olmamız gerekir.
Son durum itibariyle tabloya baktığımızda biz Türkiye olarak ne kadar F-16 ve Eurofighter gibi savaş uçaklarına ihtiyaç duyuyorsak, AB ve NATO üyesi ülkeler de son gelişmeler sebebiyle İHA sistemleriyle kendilerine güçlü hale getirmek için uğraşıyor. Onun için kapımızı aşındırıyorlar.
İki jet motorlu Türk İHA’sı TSK envanterine girdiğinde ise tablo daha da değişecektir. Çünkü Baykar’ın Kızılelma’sı hava-hava ve TUSAŞ’ın ANKA 3’ü de hava-kara savunma sistemleriyle birlikte ordumuzu çok daha güçlü hale getirecektir. Sonra Hürjet, ardından KAAN ve hava savunma sistemin tamamlayıcısı Çelik Kubbe devreye alındığında ise bize ambargo uygulayanlara da gülümseyerek bakacağız…
Akkuyu ile Eurofighter ambargosu aynı değil!
Rusya’nın bir devlet kurumu olan Rosatom şirketi tarafından yapımı gerçekleştirilen Mersin Akuyyu Nükleer Güç Santrali’nin (ANGS) elektrik aktarım sistemlerinin Siemens’ten tedarik edileceği biliniyordu. Ancak ilk defa bu köşede, Almanya’nın Akkuyu’ya ambargo uyguladığı için projede gecikme olacağını yazdığımda kamuoyunda bakışlar değişmeye başladı. Çünkü Almanya, Ukrayna saldırısı sebebiyle Rusya’ya ambargo uyguladığından Siemens’ten Akkuyu’ya ürün tedarikine izin vermiyordu.
Konu Siemens ve Rosatom’u aşıyordu. Zaten herhangi bir yumuşama ihtimali de olmadığından Türkiye’den bazı şirketlerin devreye girerek, Siemens’ten ürünleri direk Türkiye’de kullanmak üzere tedarik edebileceğini iletmesine rağmen Almanya geri adım atmadı. Ancak Akkuyu’daki ambargo uygulamasıyla, Eurofighter’a koyulan engelleri aynı konu başlığı altında değerlendirmek doğru değil. Birinde Türkiye, diğerinden Rusya, Almanya’nın muhatabı…
Medyamızda; “Berlin’in Eurofighter’a karşı yumuşaması acaba Akkuyu Nükleer Santrali’ni de kapsar mı?” Şeklinde yanlış ele alınıyor. İki konunun çok farklı bağlamları var. Zaten Rosatom da elektrik aksamı temininde Almanya yerine Çin’e yöneldi. Dolayısıyla bu hadisenin Türkiye ile bir ilgisi bulunmuyor.
İngiltere Savunma Bakanı ne istiyor?
Milli Savunma Bakanı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Bakan Yaşar Güler’in, resmi davetlisi olarak Ankara’da bulunan Birleşik Krallık (İngiltere) Savunma Bakanı John Healey’i ağırladığını açıklaması sonrasında Eurofighter konusunu daha fazla konuşmaya başladık.
İngiltere, konsorsiyum ortağı olduğu Eurofighter savaş uçaklarından Türkiye’nin alması için çaba gösteriyor. Ama arka planda bu gayretin karşılığında nasıl bir işbirliği öneriliyor, bilmiyoruz. KAAN’a ortak motor geliştirme konusunda teknoloji transferi ve fikri mülkiyet hakları konusunda anlaşma sağlanamadığı için İngiliz Rolls-Royce şirketi ile olumlu bir gelişme kaydedilemedi. Milli Muharip Uçak KAAN’da BAE Systems ile ortak çalışmalar ise devam ediyor.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in açıklamalarından anladığımız kadarıyla Eurofighter Typhoon savaş uçağı tedarikinde gelişmeler olumlu ilerliyor. Almanya da uçağın satışına yönelik olumlu adım attığına göre geriye tedarik sürecinin detayları kalıyor. Uçağın en son modelinden kaç tane, ne zaman ve hangi şartlar alınacak? Henüz belli değil.
Son bir not daha: Hava Kuvvetleri, İsrail’in bakımlarını yaptığı F-4 Phantom uçaklarının filoya girişinin 50’nci yıl dönümü sebebiyle bir etkinlik gerçekleştirdi. Mevzunun esprisini tam anlamakta güçlük çektim. Böyle bir kutlamaya, etkinliğe neden ihtiyaç duyuldu? ABD’ye; “F-35’leri verirseniz onların da seneyi devriyelerinde etkinlik yaparız.” mesajı mı iletilmek istendi?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.