Bir hafta önce, Cengiz Holding’in, Bodrum‘un Cennet Koyu‘nda dünyaca ünlü mücevher markası Bvlgari ile birlikte hizmete sokacağı ve şu an inşaatı devam eden otel ve tesislerle ilgili bir hususu, tartışmayı gündeme getirdim. Yazımda, ilgili şirketlerin projenin dışına çıkarak, Kıyı Kanunu’nu ihlal ettiği ve ilave inşaatlar yaptığı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın harekete geçerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderdiği yazıdan bahsettim. Bugün de aynı konuya fikri takip gereği devam ediyorum. Yazıma Cengiz Holding açıklama gönderdi, ama bakanlıktan henüz bir cevap gelmiş değil.
Belki, bakanlığın ismini eksik yazmış olmam sebebiyle dikkate almayarak cevap vermemiş olabilirler. Böylesine önemli bir husus için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan cevap bekliyorum. Bodrum ve Kıyı Kanunu yan yana gelince ilgili bakanlığın nasıl bir aksiyon aldığını veya alacağını da merak ediyorum. Bu konuya iki bakanlık arasında gerçekleşen yazışma sebebiyle muttali olduğumdan nasıl sonuçlanacağı da önemli…
Cengiz Holding’in bu projesini de dünyanın itibarlı şirketleriyle yapılmış, ülkemize değer katacak diğer her türlü girişimi de destekliyorum. Bu tarz iş birliklerinin Bodrum gibi eşi olmayan tatil bölgelerimizin hak ettiği şekilde karşılık bulmasına katkı sunacağına inanıyorum. Yeter ki projeler mevzuatlara, izinlere, yasalara uygun şekilde gerçekleşsin. İşte bu projede böyle bir sıkıntı var gibi… Her açıdan dikkat çeken bu tarz yatırımların ve iş birliği yapılan markaların isimlerinin bu şekilde anılmasına fırsat bile vermek doğru değil. İtibar, önem verenler için daha önemlidir. Zira kolay da kazanılmıyor.
Bvlgari markasıyla açılacak tesislerin inşaatını yapan Cengiz Holding, projeyi yetiştirmek için bazı bölümlerin inşasını önce yapıp, sonra izin alma gibi bir yöntemle yola devam ettiği için bu husus iki bakanlık arasında yazışma konusu haline gelmiş. Şirketin açıklamasından ve iki bakanlık arasındaki yazışmadan bu ortaya çıkıyor. Ancak tartışma konusu basit bir mesele değil. Kıyı Kanunu ve izinler ihlal edilerek yapılan dalgakıran inşaatlarının, ilerde marina olabileceği eleştirileri Bodrum’u da turizm sektörünü de hareketlendirmiş durumda.
Mevzunun daha iyi anlaşılabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdiği yazınını ilgili bölümüne bir göz atalım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın o yazısı…
“….2023/20-02 sayılı gündeminde değerlendirilerek, “… bahse konu kıyı yapısının deniz seviyesinden en 50 cm. aşağıda olacak düzenlenmesinin planlarda yer alması şartıyla uygun görülmesi” ne karar verildiği, bu doğrultuda 2. Derece Doğal Sit Alanında yer alan plan tekliflerine ilişkin gerekli değerlendirmenin Muğla Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonunca yapılması ve uygun görülmesi halinde 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu ve 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca nihai değerlendirmenin yapılması amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na (Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü) iletilmesi husus bildirilmiş olup ilgi (b) yazı ile bahse konu imar planının Bakanlık Makamının 03.09.2024 tarihli ve 10350428 sayılı olurları ileri onaylandığı bildirilmiştir.
Bahse konu imar planı notlarında “… kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alan için kıyı koruma yapıları (batık dalgakıran) deniz seviyesinden en az 50 cm. Aşağıda olacak şekilde düzenlenecektir. “ hükmü yer almakta olup söz konusu imar planı kapsamında inşa edilen kıyı koruma yapılarına yönelik uydu görüntüsü üzerinden yapılan incelemede, bahse konu yapıların deniz seviyesinin üzerinde inşa edildiği tespit edildiğinden, imar planı hükümlerine aykırı olarak inşa edilen kıyı yapılarının imar planlarına uygun bir şekilde yapılaşmasını teminen ilgili mevzuat uyarınca gerekli iş ve işlemlerin yapılarak Bakanlığımıza bilgi verilmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini arz ve rica ederim.”
İki bakanlık arasındaki yazışma oldukça net. Bir bakanlık durumu tespit etmiş, diğer bakanlığa da aykırılıkları bildirip, projenin imar planlarına uygun hale getirilmesini istemiş. Mevzuat uyarınca gerekli iş ve işlemlerin yapılarak bilgi verilmesi, yani fazlalıkların yıkımı talep edilmiş. İmar planlarına aykırı olarak inşa edilen kıyı yapıları Bodrum’da öylesine durduğuna göre bu tartışma ve bu konu daha çok su kaldırır.
Bir de Cengiz Holding’in yazıma gönderdiği cevabın ilgili bölümüne bakalım:
“Bahse konu kıyı yapısında mevzuata aykırı bir imalat bulunmamaktadır. Zira proje alanının maruz kaldığı yoğun dalga etkileri dikkate alınarak bu kıyı yapısı projelendirilmiş ve fiili ve teknik zorunluluklar nedeniyle ve Turizm Bakanlığının izni uyarınca projeye dahil edilmiştir. Bölgedeki dalga boyu yüksek olduğu gibi, gel git etkisi fazladır ve bölgede oldukça yüksek seviyede deniz çekilmeleri yaşanmaktadır. Konuya ilişkin kullanım izni süreçleri ilgili kurumlar nezdinde devam etmektedir.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan izinle projeye dahil edilen kıyı yapılarına (dalgakıranlar) yine aynı bakanlık, ilgili bakanlığa yazı yazarak “verdiğim izinlerin dışına çıkmış” diyor ve gereğinin yapılmasını istiyor.
Cengiz Holding ise bu detay için, “Konuya ilişkin kullanım izni süreçleri, ilgili kurumlar nezdinde devam etmektedir.” diyor. Cengiz Holding, önce yapmış, sonra izin için süreç başlatmış. Kültür ve Turizm Bakanlığı da önce izin vermiş, sonra imar planı dışına çıkıldığını görünce işin peşine düşüp, yıkım süreci başlatmış. Anlaşılan paralel işleyen iki süreç var. Bakalım Çevre Şehircilik Bakanlığı ne yapacak?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.
