“Bugünün işini yarına bırakma” (Atasözü).
“Başarı bir gecede kazanılmaz. Parça parça gelir; bugün biraz alırsın, yarın biraz daha… Tümünü elde edene kadar her gün biraz… Ertelediğin gün ise o gün alacağın başarıyı kaybedersin.” (Israelmore Ayivor).
“Sadece, öldüğünüzde yarım kalmasını istediğiniz işleri yarına erteleyin.” (Pablo Picasso).
“Bundan bir yıl sonra kendinizi ‘Keşke o gün başlasaydım.’ derken bulabilirsiniz.” (Karen Lamb).
Erteleme (procrastination), bir işi bilinçli olarak geciktirmek, ötelemek veya yerine başka bir uğraş koymak anlamına gelir. Günümüzün önemli problemlerinden biri olan bu durumun ortaya çıkmasına çeşitli etkenler yol açmaktadır. Genellikle erteleme davranışı; motivasyon eksikliği, yüksek kaygı, mükemmeliyetçi yaklaşım, zaman yönetiminde başarısızlık ve odaklanma sorunları nedeniyle ortaya çıkar. Erteleme, iş hayatında yaygın olarak görülmekle birlikte, kişilerin özel hayatında da sıkça gösterdiği bir davranış biçimidir.
Sabahları güne kolay başlamak, aslında uyandıktan sonra yapacaklarımızı ne kadar yapmak istediğimizle doğru orantılıdır. Okula ya da işe gitmek bize keyif veriyorsa veya güne başladıktan sonra tamamen istediğimiz ve mutlu olduğumuz şeyleri yapma şansımız varsa, bu durum uyanmamızı çok daha kolaylaştırır. Ancak, uyandıktan sonra yapacaklarımız pek de istemediğimiz şeylerse, güne başlamamız zorlaşır ve aldığımız keyif azalır. Bu ruh hali, erteleme davranışını tetikleyen en temel etkenlerden biridir. Kişinin bir gün önceden ertesi günün planını yapması ve sevmediği, kendisine zor gelen veya yapmak istemediği işleri öncelikli olarak yapmak yerine, motivasyonunu yüksek tutacak aktiviteleri öncelemesi, erteleme eğilimini kontrol altına almasına yardımcı olabilir.
Ertelemeye sebep olan en önemli faktörlerden biri de yapılacak işle ilgili duyulan kaygı veya hissedilen stres hâlidir. Üstlendiği sorumluluklarla ilgili kaygı duyan ya da sorumluluklarını yerine getirirken yüksek stres yaşayan kişiler, uğraştıkları işle başa çıkamayacaklarını düşündükleri için erteleme yolunu seçerler. Bunun yanı sıra, mükemmeliyetçi davranış biçimi de ertelemeye sebep olan bir diğer unsurdur. Mükemmeliyetçi kişiler, genellikle işe başlamakta ve bitirmekte güçlük çekerler. Bu nedenle harekete geçerken zorlanır ya da hiç başlamamayı tercih ederler.
Mükemmel bir çıktı üretmek nihayetinde herkesin istediği ve tercih edeceği bir durum olsa da, yan etkileri göz önüne alındığında, yeterince iyi ve belli olgunlukta sonuçlar da gayet tercih edilebilir hâle gelir. Unutulmamalıdır ki mükemmel, iyinin düşmanıdır.
Ertelemenin bir diğer önemli sebebi de odaklanma sorunlarıdır. Gerek bireysel gerekse çevresel faktörler nedeniyle odaklanamayan kişiler, sıklıkla erteleme eğiliminde olurlar.
Erteleme, herkesin zaman zaman yaşadığı ya da yaşayabileceği bir durumdur. Ancak sürekli olarak ertelemeyi tercih etmek ya da bunu bir alışkanlık hâline getirmek, değiştirilmesi gereken bir davranış biçimidir. Bu kapsamda, durumu fark etmek ve kabul etmek değişim için atılacak ilk adımdır. Bunun yanında, erteleme alışkanlığını değiştirecek farklı teknikler uygulamak da mümkündür.
Kişisel motivasyonu sürekli yüksek tutacak şekilde bireysel telkinlerde bulunmak, ertelemeyi ortadan kaldırmak için atılacak en önemli adımlardan biridir. “İkigai” yaklaşımıyla hayattaki amacımızı net olarak belirleyip her güne başlamak için bir hedef ve amaç tanımlamak birçok şeyi değiştirebilir. Bilindiği üzere, İkigai, yaşamda mutluluğu bulma fikri etrafında şekillenen bir felsefedir. Bir insana amaç duygusu, yaşama sebebi veren bir şeyi ifade eden Japon kavramıdır. Her şeyi tek seferde ve büyük adımlarla yapmak yerine, küçük adımlar atarak ve işleri zamana yayarak planlamak, tüm işi bir anda bitirmek yerine her gün küçük bir parçayı tamamlayarak ilerlemek ve gelişim göstermek “Sürekli iyileştirme (Kaizen)” yaklaşımı erteleme isteğini azaltabilir.
Zaman yönetimi ile ilgili bilinen yaygın yöntemleri kullanmak, önceliklendirme yapmak, 25 dakika aralıksız çalışıp 5 dakika dinlenme esasına dayanan “Pomodoro” tekniğini uygulamak ve çevresel uyarıcıların etkisini azaltacak tedbirler almak, erteleme eğilimini azaltmada fayda sağlar. Böylece, daha kısa sürede daha verimli çalışmaya imkân tanıyan bir sistem oluşturulabilir.
“Wabi-Sabi” yaklaşımıyla mükemmel olmayanı da kabul etmek, her küçük detayın kusursuz olmasını bekleyerek stres ve kaygı oluşturmak yerine, eksiklikleri de benimseyen bir bakış açısı geliştirmek, erteleme isteğini azaltan bir diğer yöntem olabilir. Mükemmel sonucu beklemek yerine harekete geçmek, ilerleme kaydetmek için atılacak en önemli adımlardan biridir. Gelişimi ve değişimi fark eden kişiler, işlerine daha büyük bir heyecan ve motivasyonla sarılır.
Değişim, maalesef kolay elde edilen bir kazanım değildir. Genellikle kişisel mücadele gerektiren, zaman zaman zorlayıcı ama sonuç alındığında tatmin edici bir süreçtir. Erteleme, modern zamanın en büyük hastalıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Ancak, tırnak içinde tanımlanan bu “hastalık” ilaçla düzelmediğinden, bilinçli çaba ve uygulanabilir tekniklerle aşılabilir. Kişisel farkındalığın artırılması ve düzenli uygulanabilecek çeşitli teknikler sayesinde hedeflenen değişime daha kolay ulaşılabilir. Her şeyde olduğu gibi, değişim için atılacak ilk adım niyet ve tutumdur. Değişimi ertelememeniz dileğiyle…
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.