Son dönemde turizme konan vergiler şaşırtıyor. Adı bence baştan yanlış konan Turizm Ajansı‘nın seyahat acentalarına, otellere ve turizm ile ilgili kuruluşlara koyduğu ek vergilerden sonra, şimdi direkt tüketiciyi ilgilendiren “konaklama vergisi” konunca kızıl kıyamet koptu.
Öncelikle isim konusunda fikrimi belirteyim. Turizm Ajansı yerine Turizm Meclisi veya Turizm Komitesi gibi daha sağlıklı bir isim verilebilirdi. Tüm dünyada böyle.
Turizm Ajansı denince insanın aklına reklam ajansı geliyor.
Tabii “adı değil işlevi önemli” diye bakarsak, bu bütün dünyada olan bir vergidir.
Konaklama vergisinden bahsediyorum. Hani şu önce yüzde 2 olarak konan, daha sonra otel yıldızına göre tekrar ayarlanan ancak aynı yıldız ama farklı kategorilerdeki otellerin itirazı sonucu tekrar yüzdeye göre düzenlenen vergi.
Bu vergi tüm dünyada var olan bir vergidir. Ama dünyada bu vergilerin uygulanma amacı yerel otoritelerin ve belediyelerin güçlenmesidir.
Güçlensinler ki daha çok turist gelmesi için daha iyi hizmet verip beldelerini güzelleştirsinler.
Genelde uygulama da yüzde üzerinden değil belediyelerin belirlediği miktarda bölge, yıldız sayısına göre tespit edilir.
Örneğin Roma’da şehir merkezindeki 3 yıldız otel, 5 yıldız şehir dışı otelden daha çok vergi öder.
Bir itiraz da bu vergilerin hemen işleme girmesine.
Turizmde fiyatlar 1 sene önceden verilir. Yanı temmuz, ağustos, olmadı eylülde 2020 sezonu fiyatlandırmaları çoktan bitti.
Şimdi bu ek vergiyi Türk tüketicisine anlattık diyelim. Zaten alışıklar.
Ancak bunu hangi yabancıya, nasıl anlatacağız?
Ez cümle; illa şaşıracaksak bu vergilerden konaklama adına olan vergiye değil, her iki verginin birden bir anda konmasına şaşıralım.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.