Hani yazın güneye inerken geçtiğiniz Aydın’ın Selçuk ilçesi var ya. İşte bu küçük ve sevimli ilçe derin bir tarih barındırıyor topraklarında. O halde direksiyonu tarihe yolculuk yapmak üzere Selçuk’a kırmaya ne dersiniz? Üstelik hazır Ege’de tatlı bir sonbahar yaşanıyorken…
Öylesine kadim topraklarda yaşıyoruz ki nereye kazma atsanız tarih çıkıyor bu ülkede. En son çocukken her Egeli öğrenci gibi bir okul gezisiyle gördüğüm ve en nihayet yeniden ziyaret edebildiğim Efes Antik Şehri’ne bu kez bir yetişkin gözüyle baktığımda bende yarattığı his ‘öncesizlik’ oluyor.
Toprağın her katmanının bir önceki medeniyeti barındırdığının bir kez daha farkına varmak Anadolu’ya duyduğum hayranlığı perçinliyor. Efes Antik Şehri’ne giriş 60 lira. Eğer Müzekart’ınız varsa şanslısınız, kartınızı okutup geçmişi Neolitik Dönem’e kadar uzanan antik şehre adımınızı atıyorsunuz. Selçuk ve çevresinin geçmişinden bahsederken 9 bin yıl öncesine kadar geriye gidiyor bilim insanları. Efes ise M.Ö. 560 yılında Yunanistan’dan gelen göçmenlerin kurduğu bir şehir olarak geçiyor. Aslında o zamanlar bir liman şehriymiş Efes. Hatta antik kente girer girmez merdivenlerden inerek ulaştığınız cadde bir zamanlar limana inermiş.
Ancak yüzyıllar boyunca meydana gelen şiddetli depremler denizden yavaş yavaş uzaklaştırmış şehri. Şimdi en yakınındaki Pamucak sahiline 6 km uzaklıkta.
24 BİN KİŞİLİK TİYATRO
Deprem bölgesinin göbeğindeki Efes, defalarca yıkılmış, yeniden yapılmış. Bugün gezdiğimiz Efes ise Büyük İskender zamanında kurulmuş.
Liman Caddesi’ne indikten kısa süre sonra antik tiyatro karşılıyor bizleri. 24 bin kişi oturma kapasitesine sahip tiyatro, sanat performanslarının yanı sıra gladyatörlerin dövüşüne ve önemli toplantılara da ev sahipliği yapmış. Bugün ise en keyifli konserlerle çıkıyor ziyaretçilerinin karşısına. Tiyatronun ardından şehrin en görkemli binalarından biri olan Celsus Kütüphanesi’ne ulaşıyoruz. Aslında bir anıt mezar olan kütüphane, Efes valilerinden Celsus’un ölümünün ardından oğlu tarafından yaptırılmış. Şehrin en iyi korunan yapılarından biri. Efes’in en önemli caddesi olan Kurates’in ise her iki tarafında su kaynakları, tapınaklar, hamamlar yer alıyor. Belli ki yüzlerce yıl önce şehrin kalbinin attığı yerdi bu cadde.
Dünyanın en eski reklamı olarak kabul edilen bir ibare de bulunuyor Efes Antik Şehri’nde. Bir kadın suratı ve ayağının çiziminin bulunduğu reklam, önüne gelenleri ‘Aşk Evi’ne davet ediyor. Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul edilen Artemis Tapınağı ise antik şehrin dışında bulunuyor. Artemis’e ithafen tamamen mermerden inşa edilen tapınaktan günümüze maalesef birkaç mermer blok kalmış durumda.
UNESCO KORUMASI ALTINDA
Yaklaşık bir saat süren Efes turunun ardından bu kez Hıristiyanların hac merkezi olan Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret ediyoruz.
Efes Antik Şehri gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kilise, antik şehirden sadece birkaç kilometre uzaklıkta. Kiliseye Bülbüldağı’nın kıvrımlı yollarından tırmanmaya başlıyoruz. Rakım yükseldikçe yükseliyor. Ormanın içinde küçücük bir kilise burası. Pamucak sahillerini gören manzarasıyla son derece huzur veren bir yer.
MÜZESİ DE VAR
Selçuk çevresinde gezilecek çok yer var. İsa Bey Camii, St. John Bazilikası, Yedi Uyuyanlar Mağarası, Ayasuluk Kalesi bunlardan en önemlileri. Ancak bizim gezimiz günübirlik olunca övgüsünü çokça duyduğumuz Efes Arkeoloji Müzesi’ne de vakit ayırmak istiyor ve bunun için Selçuk’un merkezine doğru yol alıyoruz.
Vardığımızda Müzekart’ın geçtiği müzenin gerçekten övüldüğü kadar güzel olduğunu görüyoruz. Efes ve çevresinin tarihini başarılı bir şekilde anlatan müzede bölgeden çıkan çok önemli eserler sergileniyor. Müzenin en önemli parçaları hiç kuşkusuz bereket ve bolluğun simgesi olan iki adet Artemis heykeli. Bunların yanı sıra Bizans ve Roma Dönemi’ne ait heykeller, farklı çağlara ait günlük hayatı anlatan mutfak eşyalarından tıp malzemelerine, lahitlere ve mozaiklere kadar birçok obje ziyaretçilerini binlerce yıl öncesine götürüyor.
Ege’nin sıcak havası yüzünden yaz aylarında Efes’i ziyaret etmek çok da akıllıca değil. Havanın serin olduğu ilkbahar ve sonbahar ayları ise en güzel dönemler. Hazır Ege’de tatlı bir sonbahar yaşanıyorken Efes ve çevresini gezmenin tam zamanı(Sabah/Şule Kaya)
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.