Bugüne kadar birçok Avrupa ülkesine, Uzakdoğu ve Amerika’ya seyahatlerim olmuştu. Fakat bu coğrafyada daha önce bulunmamıştım. İlişkim yok denecek düzeydeydi. Eski Sovyetler Birliği coğrafyasına ilk seyahatim Bakü’ye ikinci olarak da Moskova’ya oldu. Her iki seyahatte de beklentimin çok üstünde izlenimlere sahip oldum. Bu kadarını beklemiyordum. Bu seyahatim esnasında ilk olarak Moskova özelinde şehir, insan ve çevrecilik konularında izlenimlerimi aktaracağım.
İstanbul’dan kalkan uçağımız Vnukova Havalimanı’na indi. İstanbul ile karşılaştırıldığında küçük bir havalimanı. Yolcu trafiği de fazla değil. Daha sonra arkadaşlarla görüştüğümde şehirde 4 havalimanı olduğunu ama çoğunlukla iç hatlara hizmet verdiğini belirttiler. Her havalimanının da direk bir metro istasyonuna bağlantısı varmış. Bu yüzden insanlar çok kolay ulaşım sağlıyorlar. Burada söylemeden geçemeyeceğim gerçekten Moskova’nın çok iyi bir metro sistemi olduğunu gördüm. Tabiri yerindeyse şehrin altında başka bir şehir vardı. Metro istasyonlarında bile sanat ön plandaydı.
Moskova turumuz için ilk olarak araç kiraladık. Keşke kiralamasaydık. Moskova’da araç kiralamak başa bela, en güzeli metro veya Yandex Taxi kullanmak. Neyse arabamızı kiralayıp otelimize doğru yola çıktık. Trafik oldukça fazlaydı. Ama insanlar kurallara uyuyordu. Etraf yeşil ve temizdi. Yollarda etrafa atılmış hiç çöp görmedim.
Google’da otelin adını yazarak ve navigasyon kullanarak otelimize geldik. Otel göreceli olarak merkeze yakın bir yerdeydi. İlk olarak arkadaşım odaya yerleşti. Benim rezervasyonum olmadığını söylediler. Bende belgeleri gösterdim ama ‘yok’ diye tutturdular. Otel personelinin İngilizceleri zayıftı. Yaklaşık 1-1,5 saat bekledim bana geçici bir oda verdiler. Meseleyi sabah çözeceklerini söylediler. Şirketimizin seyahat birimi ile Booking.com ve otel yönetimi nihayetinde meseleyi çözmüşler. Benden ilk gece para almadılar. Bir de bana suit oda (rezervasyonumun bir üstü) verdiler, odama kuruyemiş ve içecek göndermişler. Bir de bunların yanında özür mektubu vardı. Yani kısacası gönlümü aldılar. Bu anlamda da işletmeciliklerini beğendim.
Moskova’daki ikinci günümde zorlu bir yolculuktan sonra MAKS 2019 Fuar alanına epeyce bir geç ulaştık. Aracımızı almadılar. Zhukovsky (Jukovski) şehrine aracı bırakıp, bizi davet eden şirketin aracıyla Zhukovsky Havaalanı’na yakın fuar alanına gittik. Fuarı ayrıca değerlendireceğim ama Jukovski şehrinin bir havacılık şehri olduğunu etrafta birçok enstitü bulunduğunu, iyi bir ekosisteme sahip olduğunu, şehrin ismini ünlü aerodinamikçi Nikolay Zhukovsky’den aldığını öğrendik. Etraf yeşildi ve düzenliydi. Silüet bozulmamış şehir binaları ahenk içindeydi. Temizlik anlamında da Moskova’dan farklı değildi. Hem yayalar hem de sürücüler trafik kurallarına uyuyordu. Dikkatimi çeken nokta yollar çok geniş ve ferahtı yaşam alanları genişti. Epey espriler yaptık. Bizimkiler olsa bu boşlukları doldururdu dedik.
Bu anlamda şehirlerimiz berbat durumda hem görüntü, hem temizlik ve hem de kurallara uyma konusunda sınıfta kaldık maalesef.
Rusya’daki üçüncü günümde de tam gün fuardaydım. Hem Çarşamba hem de Perşembe akşamı ‘Moskova Camisi’ne gittik. Cami muhteşemdi. Etraf temizdi içeri girdiğimde tuvaletler ve abdest alma yerleri tam anlamıyla sınıfı geçemedi. Neyse camiye yakın bir yerde iki akşam üst üste yemek yedik. Yemek muhteşemdi fakat ekmek dahil her getirdikleri şeyin ayrı bir ücreti vardı. Allahtan çatal ve bıçağa ayrı ücret almadılar. Cuma günü ise iş arkadaşımı havaalanına bıraktım. Şükürler olsun araba belasından kurtulmuştum. Arabayı kazasız belasız teslim ettim.
Yandex Taxi’ye binip Moskova’da çalışan arkadaşımın evinin yolunu tuttuk. Bu arada park parası da felaketti. Yaklaşık 2 güne Türk parasıyla 700-800 TL civarında ödeme yaptık. Şehrin işlek yerlerinde park parası çok yüksek. Araba kiralayacaksanız mutlaka kalacağınız otelin araç parkı olsun. Tavsiyem kiralamayın. Metro, Taxi veya sürücü kiralayın.
Cuma günü ise şehrin şahin tepesi olarak adlandırılan yerinde Moskova’yı seyrettim. Uzaktan Moskova Üniversitesi’ni gördüm. Parkları ve Moskova nehrini uzun uzun inceledim. Nehir kirli görünüyordu, fakat parklar çok geniş ve ferahtı. İnsanlar eğleniyor ve yürüyordu. Biz de önce Moskova dondurması yedik. Fena değildi. Sonrada nehre yakın bir yerde kahve içtik. Etrafa dikkatlice baktım. Görüntü muhteşemdi, binalar şehrin görüntüsünü bozmuyordu. Çok geniş yaşam alanları vardı. Kimse yere çöp atmıyordu. Gece de durum farklı değildi.
Cuma öğlen vakti de Moskova Büyük Elçiliğimizin düzenlediği 30 Ağustos kutlamalarına katıldım. Katılım çok yüksekti. Askeri bando takımı güzel bir konser verdi. Çok beğendim. Cumartesi gününü ise Kızıl Meydan ve Kremlin Sarayı’na ayırdım. Kızıl Meydan’da panayıra benzer bir aktivite vardı. Çok kalabalıktı ama görüntü ve binalar harika görünüyordu. Daha sonra Kremlin Sarayı’nı gezdik mimariye ve çevreye bayıldım. Çok geniş ve ferahtı. Etrafta çok güzel bir park vardı. Etrafa ve mimariye dikkatli bakıldığında, atmosfer teneffüs edildiğinde büyük devlet olmanın ne demek olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Rusya’nın köklü bir devlet olduğu ve gücü kendini gösteriyor.
Süper güç olmanın ne demek olduğunun bütün emareleri vardı. Hatta arkadaşlarla; ‘Nazım Hikmet’in neden kaçtığı belli oluyor’ diye espriler yaptık. Gördüğüm manzara her şey çok iyi planlanmıştı, mimarı sıradan değildi. Çok özeldi ve Ortodoks kilisesinin bütün mimari yapısı şehre yansımıştı.
Epey bir yürüyüşten sonra metro ile geldiğimiz meydandan Yandex Taxi çağırarak evimize döndük. Eve giderken bir kadın gördüm köpek gezdiriyordu. Köpek tuvaletini yapınca kadın çantasından bir poşet çıkardı ve pisliği yeşil alandan aldı. Allah aşkına Türkiye’mizde kaç kişi bunu yapar? Şunu unutmamak lazım bize bırakılan mirası en iyi şekilde korumamız lazım. Şehirde genel olarak yabancı dil bilen çok azdı. Her yerde Rusça yazılıydı. Şehir genel anlamda pahalıydı. Etrafta en fazla gördüğümüz turistler Çinliydi.
Şimdi birazda fuar alanına MAKS 2019’a dönelim. Fuar, çok geniş bir alana yayılmış derli toplu bir yerdi. Bu iş için planlanmıştı. Çok uzun bir uçuş pistine sahipti. Pist uzunluğu 7 km’nin üstündeydi. Normalde ortalama pist uzunluğu 3 km civarında olur. Giriş ve çıkışlar çok iyi kontrol ediliyordu. Her yerde polisler vardı. Özel araçla girmek mümkün değildi. Paris, Londra fuarlarına yakın büyüklükte olmasına rağmen katılım anlamında o büyüklükte değildi. Ama İLA Berlin Fuarı’na yakın sayılabilir. Çoğunlukla Rus firmaların oluşturduğu bir fuardı. Fuarda en geniş alan Rusya’dan sonra Çinlilere aitti. Çinlilerde her geçen gün fuarlarda etkinliğini hızla arttırıyorlar.
Çin’in yanında Fransız Safran, Airbus ve Boeing’de sahnedeydi. Airbus A350 uçağını sergiliyor, Boeing ise maketlerle katılmıştı. Stantlarında Boeing 777X ve 787 uçaklarının maketleri vardı. Embraer de 195-E2 uçağını getirmişti. Etrafta çok sayıda eski ve yeni helikopterler ve uçaklar bulunuyordu. Eski ürünler Rus havacılığının tarihi hakkında bilgi sahibi olmamıza yardımcı oluyordu. Adeta açık hava müzesi izlenimi veriyordu. Aslında gösterilen platformlar Rusya’nın havacılıkta etkinliğini açıkça gösteriyordu.
Fuarda birçok gösteri uçuşu gerçekleştirildi. Bilindiği üzere Ruslar bu konuda çok becerikliler, birçok airshow’da bu gösteri uçuşlarını yapıyorlar. Fuarın en önemli özelliği MC-21 ve SU-57’nin tanıtılmasıydı. Gerçekten de çok büyük ilgi gördüler. MC-21 uçağını incelediğimde çok ferah ve gösterişli olması beni şaşırttı. Ses getireceği kanaatindeyim. İki adet prototip vardı. Biri test uçağıydı. Uçak içinde çok güzel renkler seçilmişti. Uçak içi genişliği yolcuyu sıkmayacak şekilde tasarlanmıştı.
Türkiye’de fuar esnasında çok konuşulan SU-57 uçağının da 4 adet prototip olduğunu söylediler. Statik alandakini inceledik. Uçan modelinin de gösteri uçuşunu izledik. Uçağı çok beğendiğimi söyleyebilirim. Gösteri çok güzeldi elde etiğim bilgilerde de uçağın limitli uçtuğunu asıl kullanılacak motorun henüz hazır olmadığını söylediler. Buna rağmen uçuşlar çok güzeldi. SU-57 uçağı dış görünüş olarak Milli Muharip Uçak (MMU) ve Amerikan F22’ye benziyordu. Çift motorlu bir uçaktı. Görüntüsü diğer SU ve MIG’lerden farklıydı.
Ayrıca MIG-35’ide çok yakından inceledim. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Tam bir mühendislik örneğiydi. Tasarımının çok özel olduğunu düşünüyorum. Rus helikopterlerden de çok etkilendim. Çok farklı boyutta, tipte ve özellikte helikopterler mevcuttu. İrili ufaklı bu kadar çeşit beni hayrete düşürdü.
Çok fazla olmamakla birlikte İHA’lar da sergileniyordu. Farklı boyutlarda örnekler sunulmuştu. ‘Uçan Taxi’ konseptine yakın çalışmalar da göze çarpıyordu. Genel mühendislik anlamında sergilenen Rus ürünleri değerlendirdiğinde estetik açıdan biraz zayıf, işçilik kalitesi de Avrupa ve Amerikan ürünlerine göre biraz kaba ve kalitesizdi.
Fuarın her yerinde Rusça hakimdi. İngilizce yazı ve doküman yetersizdi. Türkiye’den firmalar katılmamıştı. Fakat Cumhurbaşkanımız ve Savunma Sanayi Başkanımızın katılımlarından dolayı Türk bayrağımız göklerde dalgalanıyordu. Bu fuara bizim savunma sanayimizin bütün firmalarının katılımının uygun olacağını düşünüyorum. Özellikle TUSAŞ, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN, BMC, FNSS ve NUROL vb. firmaların fuara renk katacaktır.
Eğer ülkemiz Rusya ile işbirliğini ve ticari hacmini genişletmek istiyorsa mutlaka bu fuarlara katılım sağlamalıdır. Havacılık ve savunma özelinde fuarda çok ciddi manada know-how olduğu kanaatindeyim.
Ülkemiz özelinde de Rusça bilen kişilerin sayısının artması lazım. Rusça yanında Çince ve Japonca’ da hızla öğrenilmelidir. Dil önemli bir anahtardır. Birçok kapıyı kolaylıkla açacaktır. YÖK nezdinde bu bölümlere önem verilmesini şiddetle tavsiye ediyorum. Ülkemiz için çok çeşitlilik büyük öneme sahiptir. İşbirliğini global dünyaya yaymamız lazım. Gelecek yıllarda bu fuara milli katılım ve firmalarımızın katılımı teşvik edilmelidir. Bize yakın ülkelerle işbirliğimizi çok ciddi oranda geliştirmeliyiz. Bu anlamda Rusya‘yı bir fırsat olarak görüyorum.
Fuarda özellikle özel küçük uçaklar dikkatimi çekti ve ilgi uyandırdı. Bizde de havacılık sevgisi arttırılmalı, gençlik özendirilmelidir. Fuarda iki kutuplu dünyanın çok etkin olduğu dönemlerde üretilen uçaklar da sergileniyordu, gerçekten de muhteşem bir görüntü vardı. Fuarın sembolü haline getirilen Tupolev 144 (Tu-144) bunun en güzel örneğiydi. Acaba dedim tekrar süpersonik uçaklara eğilim mi başladı? Kim bilir yakında tekrar Concorde gündeme gelebilir. Fuarın sosyal yaşam alanları ve temizliği de yeterli düzeydeydi.
Bir başka etkinlikte görüşmek dileğiyle, hoşça kalın…
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.