Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Donanması’na dört yeni geminin teslim töreninde, “Günümüzde savunma alanında güçlü ve bağımsız olamayan milletlerin istikballerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yalova’daki Sefine Tersanesi’nde düzenlenen Mavi Vatan’da Güç: Yeni Deniz Platformları Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, katılımcıları selamlayarak, donanmanın caydırıcılığını daha da artıracak projelerin teslim töreni vesilesiyle bir arada olduklarını söyledi.
Teslimatı gerçekleşen her bir geminin Türk Deniz Kuvvetlerinin gücüne daha fazla güç katacağı inancında olduğunu dile getiren Erdoğan, “Denizde ikmal muharebe destek gemimiz TCG Derya, TCG Anadolu’dan sonraki en büyük gemi olma özelliğine sahiptir. TCG Derya’nın hizmete girmesiyle yüzer birliklerin akaryakıt ve su ikmalleri süratle yapılacak, muharip unsurların akaryakıt, bütünleme ve su ihtiyaçları harekat alanına yakın bölgelerde rahatlıkla karşılanacaktır.” diye konuştu.
Erdoğan, MİLGEM Projesi’nin beşinci gemisi TCG İstanbul’un Türkiye’nin yerli imkanlarla ürettiği ilk milli fırkateyn olduğunu belirterek, “Bu gemimize farklı radar, yakın hava savunma ve elektronik harp sistemlerimizi kendi imkanlarımızla geliştirerek entegre ettik. TCG İstanbul’a entegre edilen sistemlerden biri de Milli Dikey Atım Lançer Sistemi’dir. Bugün hizmete verdiğimiz lojistik destek gemimiz TCG Üsteğmen Arif Ekmekçi, muharip unsurların akaryakıt, tatlı su ve yiyecek ihtiyaçlarını temin edecektir.” ifadelerini kullandı.
Teslimatı yapılan gemilerin donanmaya ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, “Bize bu sevinci ve gururu yaşatan herkese, her kuruma şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.” dedi.
“MARLIN SİDA dosta güven, düşmana korku verecek”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi:
“Bugün sadece gemilerimizin teslimatıyla yetinmiyoruz, aynı zamanda dünyada elektronik harp kabiliyetine sahip ilk insansız su üstü aracımızı da donanmamıza teslim ediyoruz. Otonom su üstü deniz aracımız MARLIN SİDA, istihbarat, keşif ve gözetleme, su üstü harbi, elektronik destek ve elektronik taarruz görevlerini insansız ve tam otonom olarak icra edecektir. MARLIN SİDA, sahip olduğu üstün teknik özelliklerle denizlerdeki hakimiyetimizi destekleyecek, dosta güven, düşmana korku verecektir.”
MARLIN SİDA’nın da Deniz Kuvvetlerine hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Projeye hayat veren mühendislerimizi, teknisyenlerimizi, işçilerimizi kutluyor, kendilerine şükranlarımı ifade ediyorum. Göğsümüzü kabartan bu başarılı projelerin sırrı, kurumlarımız arasında giderek gelişen yakın işbirliği ve koordinasyondur. Savunma Sanayii Başkanlığımız öncülüğünde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, askeri ve özel tersanelerimiz, ilgili devlet kurumlarımız, üniversitelerimiz, özel sektör ve KOBİ’lerimiz ahenkli bir şekilde çalışıyor. Kurumlar arası eş güdüm ve anlayış birliği güçlendikçe de bugün burada olduğu gibi oyun değiştiren projeler ortaya çıkıyor.
Önümüzdeki dönemde bu koordinasyonu çok daha ileriye taşıyarak yeni başarılara imza atacağımıza yürekten inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmalarını Barbaros Hayrettin Paşa’nın “Denizlere hakim olan, cihana hakim olur.” sözünü şiar edinerek yürüttüklerini söyledi.
Bu anlayışla Mavi Vatan’ın güvenliğini temin için birçok projeyi hayata geçirdiklerini aktaran Erdoğan, projelerde yüzde 80’e varan yerlilik oranına ulaştıklarını dile getirdi.
Erdoğan, gemilerin sadece inşasını, kaba işçiliğini yapmakla kalmadıklarını, inşa edilen tüm gemilerde ihtiyaç duyulan sensör, faydalı yük, silah ve mühimmatları da yerli ve milli olarak üretebildiklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Bu çerçevede çok maksatlı amfibi hücum gemisi, denizde ikmal muharebe destek gemisi, Barbaros sınıfı fırkateyn modernizasyonu, istif sınıfı fırkateyn ve lojistik destek gemisi, yeni tip denizaltı, Preveze sınıfı denizaltı modernizasyonu, Türk tipi hücumbot tasarımı, insansız deniz araçları. Tüm bunlar Türk savunma sanayinin yakın dönemde hayata geçirdiği gurur abidesi olan projelerimizden birkaçıdır. Bu projeler savunma sanayi hedeflerimizin de tek tek gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor. Bir defa şu hususu artık herkesin kabul etmesi gerekiyor. Günümüzde savunma alanında güçlü ve bağımsız olamayan milletlerin istikballerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir.”
“Bölgedeki barış ve huzur ikliminin hakim olması için de gayret sarf ediyoruz”
Ülkenin içinde bulunduğu bölgenin, dünyadaki çatışmaların, siyasi krizlerin ve çekişmelerin en yoğun yaşandığı coğrafya olduğunu kaydeden Erdoğan, “Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Gazze’deki katliamlara, Suriye’deki zulümden Libya’daki krize kadar insanlığın gündemini meşgul eden her hadise hemen yanı başımızda vuku buluyor.” diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye’nin, tüm bu gerilimlerin ve krizlerin ortasında ayaklarına yıllardır takılan çelmelere rağmen istikrar abidesi olarak adından söz ettirdiğini, sadece istikrar ve iç barışı korumakla kalmayarak, aynı zamanda çatışmaların sona erdirilmesi, bölgedeki barış ve huzur ikliminin hakim olması için de gayret sarf ettiklerini vurguladı.
“İsrail yönetimine sınırsız destek verenleri ibretle takip ediyoruz”
Bundan yaklaşık 2 yıl önce çatışmaların daha ilk aylarındayken, Rusya-Ukrayna arasında başlattıkları İstanbul sürecinin öneminin bugün daha iyi anlaşıldığını belirten Erdoğan, “Savaş lobilerinin sabote etmek için tüm imkanlarını seferber ettiği bu süreç hedefine ulaşabilseydi, on binlerce insan hayatta kalacak, bu kadar yıkım yaşanmamış, bu kadar kan dökülmemiş olacaktı. Ülkemizdeki kimi çevreler, özellikle o gün bizi acımasızca eleştirenlerin bugün bize hak verdiğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer bir pişmanlığın Gazze’deki trajedi için de yaşanacağını belirterek, şunları aktardı:
“Bugün bölgemize uçak gemilerini göndererek, İsrail yönetimine sınırsız ve şartsız destek verenleri hepimiz ibretle takip ediyoruz. İsrail’in işlediği katliamlara ve zulümlere göz yumanlar yarın keşke demekten kurtulamayacak, çok büyük bir nedamet yaşayacaklardır. Çoğu çocuk ve kadın 25 bine yakın masum Gazzelinin katli başta olmak üzere toplamda 100 bin kişinin canını yakanlar elbette bunların yakıcı sonuçlarıyla yüzleşeceklerdir.”
“Netanyahu’nun barbarlıklarını izlemekle yetindiler”
Bu durumun uluslararası alandaki yansımalarına şimdiden şahit olmaya başladıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Açık konuşmak gerekirse, en son kötü sınavlarını Gazze meselesinde veren Batılı ülkelerin ve uluslararası güvenlik kurumlarının artık hiçbir inandırıcılığı kalmadı. Lafa gelince demokrasi havariliğini kimseye bırakmayanların faşist yüzleri ortaya çıktı. İnsan hak ve hürriyetleri konusunda sağa sola karne düzenleyenler, tam 105 gündür vahşice öldürülen çocukları, bebekleri, kadınları görmedi. Zulmü engelleyecek tek bir adım dahi atmadı. Tıpkı daha önce Irak’ta, Bosna’da, Suriye’de, Yemen’de, Arakan’da, Somali’de, Afganistan’da olduğu gibi küresel güvenliği sağlamakla mükellef kurumlar başarısız oldu, sınıfta kaldı, ciddi itibar kaybına uğradı. Günümüzün Führer’i Netanyahu’nun ve gözü kan ve kin bürümüş ekibinin Filistin halkına yönelik soykırıma varan barbarlıklarını sadece izlemekle yetindiler.”
Erdoğan, Türkiye olarak tüm bu yaşananlar karşısında sesini en fazla yükselten, en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri olduklarını, insani yardımlar noktasında da ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini anlattı.
“Savunma projelerimizin bütçe büyüklüğü 90 milyar dolara ulaştı”
Bu durumun arka planında savunma sanayi alanında son 21 yılda atılan kararlı adımlar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, ülkemizde 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün aynı sayı 850’yi geçti. Yine 2002 yılında savunma projelerimizin bütçe büyüklüğü 5,5 milyar dolarken bugün aynı rakam 16 kat artışla yaklaşık 90 milyar dolara ulaştı. Savunma sanayimiz 3 bin 500’ü aşkın firması ve 80 bini aşkın çalışanıyla Türk ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörlerden biri haline geldi. Kara ve deniz araçlarında kendimizle beraber dost ve kardeş ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayan bir ülke haline geldik.”
Erdoğan, 2023 yılında 185 ülkeye 230 çeşit savunma sanayi ürünü satarak toplamda 5,5 milyar dolarlık ihracat tutarını yakaladıklarını bildirdi.
Yine bu dönemde 10 milyar 240 milyon dolarlık yeni sözleşme imzalandığını belirten Erdoğan, Türkiye’nin kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer aldığını söyledi.
Erdoğan, elektronik harp alanında öncü olan Türkiye’nin, İHA ve SİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesinden biri olduğunu, bunu da öyle büyük güçlerin desteğini alarak değil, küresel tedarikçilerin çıkardığı zorluklara ve uyguladığı gizli açık ambargolara rağmen başardıklarını vurguladı.
“Savunma sanayi yüksek tempolu çalışmayı gerektiren dinamik bir alandır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Türkiye’ye silah verenlerin atılan kurşunların çetelesini tuttuğunu dile getirerek, “Teröre karşı yürüttüğümüz mücadelede sürekli engellerle karşılaşırdık. Kendi geliştirdiğimiz silahları kullanarak tüm bu sorunları aştık. Sınırlarımız içinde ve dışında terörle mücadele operasyonlarını rahatça yapabiliyoruz. Suriye ve Irak’taki terör bataklıkları tamamen kurutuluncaya kadar teröre karşı verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla devam ettireceğiz.” diye konuştu.
İleriki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra insansız ve otonom deniz araçlarından denizaltı platformlarına ve uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine de ağırlık vereceklerini aktaran Erdoğan, “Elbette tüm bu adımları atarken şu gerçeği unutmuyoruz. Savunma sanayi hiçbir şekilde duraklamayı kabul etmeyen, sürekli ve yüksek tempolu çalışmayı gerektiren dinamik bir alandır.” dedi.
“Hedefimiz savunma sanayinde tam bağımsız bir Türkiye’dir”
Yapılan tüm çalışmaların çok daha öteye taşınması için Savunma Sanayii Başkanlığına, paydaşlarına ve savunma sanayi kuruluşlarına önemli vazifeler düştüğünü kaydeden Erdoğan, şunları dile getirdi:
“Hedefimiz savunma sanayinde tam bağımsız bir Türkiye’dir. Herhangi bir alanda muadil ürünler ve projeler arasında mutlaka kendi firmalarımızı, kendi milli kuruluşlarımızı, kendi tasarım ve üretimlerimizi tercih etmek birinci önceliğimizdir. Acil ihtiyaçları karşılayacak kadarını dışarıdan temin yoluna gitsek bile planlamalarımızın omurgası mutlaka milli imkanlara dayanmaktadır. Aksi yönde hareket eden hiçbir kuruma ve projeye izin vermeyeceğimizin bilinmesini isterim.
Erdoğan, teslim ettikleri yeni deniz platformlarının ülkeye ve savunma sanayine hayırlı olmasını dileyerek, sözlerini “Deniziniz sakin, pruvanız neta olsun. Kalın sağlıcakla.” diyerek tamamladı.
Komutanlar görevlerine başladı
Programın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Deniz Kuvvetlerine teslimi gerçekleştirilen yeni deniz platformlarının bulunduğu şilt ile Türk Deniz Kuvvetlerinin yerli ve milli imkanlarla üretilen ilk fırkateyni TCG İstanbul’un maketi ve TCG Derya Gemisi’nin inşasında emek veren personelin imzalarının yer aldığı tablo takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende, teslimatı yapılan gemilerin komutanlarına flandra ile hizmete giriş belgelerini takdim etti. Komutanlar daha sonra ant içerek görevlerine başladı.
Törende, günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdimi yapıldı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun da konuşma yaptığı törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahriyelileri selamladı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım’ın da katıldığı törende, yeni deniz platformlarının tanıtım filmi gösterildi.
Türk Donanması’na teslim edilen gemiler
Törende TCG Derya, TCG İstanbul, TCG Üsteğmen Arif Ekmekçi ve Marlin SİDA, Türk donanmasına teslim ediliyor. Her biri farklı görevlerde kullanılacak bu platformlar, Türk Deniz Kuvvetlerinin Mavi Vatan’daki gücüne güç katacak.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.