TAV İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener, “Atatürk Havalimanı’nın yolcu sayısı 10 milyondu. Türkiye’nin yolcu sayısı da 33 milyondu. Türk Hava Yolları’nın uçak sayısı da 60’tı. Böyle bir ortamda başlıyorsunuz? Şimdi böyle bir tabloda Türk Hava Yolları o zaman ana üssü Atatürk Havalimanı olduğunu görmesiyle birlikte çok ciddi büyüme trendine girdi” dedi.
Türk havacılık sektörünün önde gelen isimlerinden Sani Şener, Haber Aero’ya özel bir röportaj vererek TAV Havalimanları’nın başarılarla dolu 27 yıllık serüvenini anlattı.
Türk Hava Yolları’nın Atatürk Havalimanı’ndaki büyümesine dikkat çeken Şener, “Türkiye’de Atatürk Havalimanı’nın yolcu sayısı 10 milyondu. Türkiye’nin yolcu sayısı da 33 milyondu. Türk Hava Yolları’nın uçak sayısı da 60’tı. Böyle bir ortamda başlıyorsunuz? Şimdi böyle bir tabloda Türk Hava Yolları o zaman ana üssü Atatürk Havalimanı olduğunu görmesiyle birlikte çok ciddi büyüme trendine girdi” dedi.
“Atatürk Havalimanı Türkiye’nin ilk modern terminal binası”
Tepe Akfen ve Viyana havalimanları TAV’ı kurup bu ihaleye girdiler. Türkiye’nin çok önemli ihalelerinden birisiydi. Yap-işlet-devret. 300 milyon dolar para bulacaksınız. Çok büyük para. Bizden önce ihalesi yapıldı kimseye veremediler. 300 milyon dolar o devirde Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri IMF den almaya uğraşıyor. Siz giriyorsunuz alıyorsunuz büyük bir cesaretti. Onu Tepe Akfen ve Viyana ile birlikte çok güzel becerdik. Benide işin başına getirdiler. Sağ olsunlar. Ben de bir hisse de aldım. Ortak da oldum. Kurucu ortaklardan. Atatürk Havalimanı’nın önemi şu; Türkiye’nin ilk modern terminal binası hakikaten orada yapıldı. Çok kısa bir sürede yapıldı. 22 ay gibi bir sürede. O şartlar altında 98 krizi 99 depremi şartları arasında yapıldı ve o şartlar arasında bu paralar bulundu. Kısa sürede bitti, işletme süresi de çok kısaydı. 3 yıl 8 ay 20 gün hiç aklımdan çıkmıyor. Hakikaten gün atan tek firma bizdik. Herkes bizden sonrakiler yıl ve ay atmışlardı. En önemli konu da biz 2000 yılında işletmeye geçtiğimizde rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel açılışını yapmıştı. Türkiye’de Atatürk Havalimanı’nın yolcu sayısı 10 milyondu. Türkiye’nin yolcu sayısı da 33 milyondu. Türk Hava Yolları’nın uçak sayısı da 60’tı. Böyle bir ortamda başlıyorsunuz? Şimdi böyle bir tabloda Türk Hava Yolları o zaman ana üssü Atatürk Havalimanı olduğunu görmesiyle birlikte çok ciddi büyüme trendine girdi. Yani havada muazzam olmaya başladı ve biz de yerde çok iyi işler yapmaya başladık. Özel sektörün dinamizminin getirdiği bir fark da vardı doğal olarak ve çok güzel bir örnek teşkil ettik. Ve Atatürk Havalimanı kimsenin hafızasından silinmiyor. Güzel bir havalimanıydı. Çok kompakttı yani girişler çıkışlar çok kolaydı. İnsanların hafızalarında güzel yer etti.
TAV Havalimanları nasıl büyüdü?
Daha sonra işte biz bu sektöre girince baktık ki bu sektörde büyüme çok büyük olacak. Onun için biz başka havalimanlarına da açılalım dedik. Bir de şunu gördük, yani bugün TAV inşaata geçtim. Böyle bir havalimanı yap-işlet-devret alınca veya işte kamu özel sektör ortaklığı şeklinde alınca en önemli kısım finansman parayı bulmak ama ikinci çok önemli kısım inşaat yapabilmek. Çünkü havalimanı inşaatları böyle kolay inşaatlar değil. Herkesin yapabildiği inşaatlar değil. Şu anda dünyada bir havalimanı ihalesine giriyorsunuz 4 veya 5 kişi yeterli kalabiliyor. Yani ondan önemli ihaleler. Biz bir inşa şirketi kurduk. Bu inşaat şirketiyle havalimanları şirketi paralel büyümeye devam ettiler. İnşaat şirketi hem TAV Havalimanları’nın havalimanlarını yapıyor. Hem de dünyada başka havalimanlarını yapıyor. Mesela Katar, Riyad, Mısır, Medine, Abu Dabi’yi TAV Holding’le birlikte yaptı. Bunlar TAV İnşaat olarak yapılan inşaatlar. Bu arada TAV Holding de büyüdü. TAV Havalimanları Holding hem büyüdü hem halka arz ettik. Halka arz ettikten sonra Fransızlara Aéroports de Paris’e satış yaptık. Çok akıllı gittik oralarda yönetim olarak yani hem ortaklarımız, hem çalışanlarımız çok güzel işler yaptılar. Önce halka arz ediyorsunuz, halka arzdan önce fonlara satış yaptık.
“Aéroports de Paris’le TAV’ın büyümesi hızlandı”
Türkiye’de yani fon nedir insanlar daha öğrenememiş. Şimdi herkes fon biliyor. Biz fonları satış yaptık. İlklerden birisiydik. O fonlarla birlikte halka arzla gittik ama bunlar hep finansal ortaklardı. Artık 2012’de bize destek olabilecek, yardım edebilecek büyüğümüze de büyümemize katkıda bulunacak endüstri ortağı aradık. Stratejik ortak o zaman işte Aéroports de Paris Fransa’dan geldi. Onlara hisselerimizi sattık. Ve böylece Aéroports de Paris’le TAV’ın büyümesi hızlandı. Ben ilk kurulduğunda 10 yılda 10 havalimanı işleteceğiz demiştim. 2010 yılında 10 havalimanı işletiyorduk. Makedonya 10’uncu havalimanımız oldu. Sonra dedik ki 100 milyon yolcuya geleceğiz. 2020’de 100 milyon yolcuya geldik. Daha sonra 2017’de ortaklık yapısında değişiklikler oldu. Akfen TAV Havalimanları’ndan ayrılınca TAV İnşaattan da Fransızlar ayrılmak istedi. Onların hisselerini ben aldım.
“Pandemi nedeniyle CEO’luğumu 2 yıl uzattılar”
Şu anda TAV Havalimanları’nın yaptığı Almatı Havalimanı, Antalya Havalimanı ve Ankara Esenboğa Havalimanı’nı TAV İnşaat olarak biz yapıyoruz. Çünkü Fransızlarla öyle bir anlaşması vardı. Ama artık o anlaşma da bitti. Bundan sonra ön ihale ön alım hakkı yok. Ama bundan sonra TAV Havalimanları büyük bir yatırım yaparsa yine dünyanın en önemli havalimanı inşaatı firması olan TAV İnşaat’a mutlaka teklif alacak . Bir kurumsal şirkette zaten bizim 65 yaş sınırımız vardı. 2 yılda uzattılar benim CEO’luğumu. Çünkü pandemi gelmişti. Çok kritik bir dönemdi. Almatı Havalimanı, Antalya Havalimanı ve Ankara’yı aldık. Bir kişi girmedi Almatı Havalimanı ihalesine. Çünkü artık havacılık bitti zannediliyordu pandemiyle birlikte. Biz de yıllar boyu çok krizler gördüğümüz için havacılıkta krizlerin V şeklinde olduğunu geri dönüşü çok hızlı olduğunu biliyoruz. Bu pandemide geçecek bir aşıya bakar. Sonunda aynen oldu ve Almatı Havalimanı gibi çok kıymetli bir havalimanını aldık. 1 Haziran’da da yaptığımız terminal açıldı.
“Çünkü havacılığı biliyoruz”
2 yıl Yönetim Kurulu Başkanlığı süremi doldurdum, 2 yılda Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak devam etmem istendi. Şimdi hem kurucu ortaksınız hem yöneticisiniz artık ondan sonra 69 yaşına geldim, süremiz doldu. Gençlere zaten 2 yıl önceden devretmiştik. Daha da önce belki devretmem lazımdı ama o kadar dinamik gidiyordu ki o kadar krizler vardı ki ondan biraz da geciktik. Hayırlısıyla çok güzel bir yerlere getirdik. Çok mutluyum, çok iyi bir ekibimiz var. O ekip başarıdan başarıya koşacaktır. Çok daha iyi yerlere getirecektir. Buna inancım sonsuz. Ben de TAV İnşaat’ta yeniden bir şeyin içine girdim. Hoşuma gidiyor. Çünkü Suudi Arabistan da çok büyük 3 trilyon dolarlık yapım ihalesi var. Katar’da büyük ihaleler var, Afrika çok ciddi açıldı. Afrika’da çok ciddi yerler var. İsmimizde olduğu için zaten otomatik davetler geliyor. İnşallah oralarda devam edeceğiz işlerimize ve başarılı olacağımıza da inanıyorum. Çünkü havacılığı biliyoruz. Yani artık TAV İnşaat kadrosu hem havalimanı yapmayı biliyor ama havalimanı işletmeyi de çok iyi biliyor. Tabii ki biz işletme tarafında olmayacağız hiçbir zaman ama işletmeyi bilen birinin yapabilmesi çok daha kolay oluyor. O bizim inşaattaki büyük avantajımız olacak. TAV havalimanları da inşallah daha başka havalimanlarını, portföylerine ekleyerek devam edecekler.
“4 bin personelimizi Libya’dan çıkardık”
Gürcistan’da Gürcü-Rus savaşı çıktı. Arap baharı Tunus’tan başladı. Libya’da halk ayaklanması oldu. Mısır Kahire Havalimanı’nı yaptık orada büyük ayaklanmalar oldu. Her tarafta bir şeyler oldu. Yani onun için sıkıntılı dönemler tabii ki yaşadık. Mesela bunlardan benim unutmadığım Libya’daki olaylardı. Libya’da olaylar patlayınca bizim orada 4 bin civarında işçimiz vardı. Yani 2 bini Taylandlı, 2 bin civarında da Vietnamlıydı. 250 de Türk mühendis vardı. Kızlı, erkekli. Ben önce buradan direk uçağımıza atlayıp Tunus’a gittim. Tunus’tan operasyonu yönettim. Libya hava sahası kapalıydı, Tunus’u açtılar. Tunus’tan uçak yollayarak önce bizim o 250 kişilik Türk grubunu aldırdım ve Türkiye’ye kendim getirdim. Daha sonra İtalya’dan feribotlar tutup güvenlik güçleri ayarlayıp o 4 bin işçiyi alıp Malta’ya getirdik. Malta’dan B747’lerle ülkelerine yolladık. Yani bu çok büyük bir operasyon. Ama oralarda bir havalimanı işletmecisi olmanızın faydaları var. Yani Libya’da olaylar patlamış ama neyi biliyorsunuz? Libya Havalimanı’ndaki Güvenlik Kuvvetleri’nin başındaki sizin de arkadaşınız. Tunus’un kulesi bizim o uçağın kalkışına izni verebiliyor. Bunların avantajlarından faydalandık. B747’leri tutup Tayland’a Vietnam’a götürmek önemli operasyonlardı.
“Karbonu azaltıyoruz ama uçak sayısı artıyor”
Ben havacılıkta dünyada çok ciddi gelişmeler olacağına inanıyorum. Bugünlerde türbülans konusu var. Hem bir Türk Hava Yolları uçağında hem de Singapore Airlines uçağında oldu. Ben bir anımı anlatmak istiyorum. Ben yurt dışında bir konferanstayım ve konuşma yapıyorum. Konuşmada havalimanlarının artık ne kadar önemli olduğunu, özel yolcu salonlarının çok geliştirilmesi gerektiğini, Duty Free’lerin, restoranların çok iyi falan anlatıyorum. Benden sonra bir profesör çıkmıştı konuşmacı. İklim profesörü. Bana döndü “Eğer iklim değişikliği böyle giderse yani küresel ısınma, uçaklarınızı türbülanstan uçuramayacaksınız” dedi. Adamın haklı olduğunu görüyorum. Tabi dünyada gerçekten çok değişti, seyahatlerde çok arttı, uçak sayısı arttı. Mesela biz diyoruz ki havacılık sektörü olarak %2 2,5 civarında karbon salımına katkıda bulunuyoruz. Doğru azaltıyoruz ama uçan uçak artırıyor, uçan yolcu artıyor yani miktar genel olarak artıyor. Tabii dünyadaki bu sanayileşme süreci ve küreselleşmenin gelişimiyle birlikte karbondioksit salınımı, sera gazları salınımı çok ciddi önem kazanıyor. Havacılığa bunun bir olumsuz etkileri mutlaka olacaktır ama insanlarda hiçbir zaman bir yerden bir yere gitmeyi durdurmayacak.
“Hep birinci sınıf adamlarla çalıştım”
Ekipsiz hiçbir şey olmaz. Her şey ekiptir. TAV’ın T ‘si Tepe biliyorsunuz Tepe’de Bilkent Üniversitesinin. Onun Başkanı rahmetli İhsan Doğramacı. Ben ilk CEO olduğumda Tepe ve Akfen karar verdiler. CEO oldum hem de ortağımız dediler. Küçük ortağım tabii. Ben kendisini ziyarete gittim. Bana “Sani Bey birinci sınıf adam mısınız?” dedi. “Estağfurullah, efendim ben nasıl diyeyim” onu dedim. “Birinci sınıf adamsan korkmazsın birinci sınıf adamlarla çalışırsın, onlar da korkmaz, onlar da birinci sınıf adamlarla çalışır. Tüm organizasyon birinci sınıf olur. Bak, ikinci sınıf adamsan korkarsın üçüncü sınıfla çalışırsın, o dörtte çalışır. Birinci sınıfa adamsan hep birinci sınıfa adamlarla çalışırsın” dedi. Ben de hep birinci sınıf adamlarla çalıştım. Sektöre kazandıklarım her yerede karşıma çıkıyor. Bizde çalışmış çıkmış. Her yerde karşıma çıkıyor. Uçakta karşıma çıkıyor pilot olmuş. Bizim Lounge’larda çalışmış hostes olmuş. Yeni havalimanına gidiyorsunuz orayı işleten firmanın yöneticisi gibi karşılanıyorsunuz. Çalışanı mutlu olmayan bir şirketin müşterisi mutlu olmaz. Özellikle müşteriyle yüz yüze gelen çalışanlar mutlu olacak. Onların çok iyi kollanması gerekiyor. Motive edilmesi, çok iyi eğitilmesi gerekiyor. Biz hiçbir zaman kişisel başarı peşinde koşmadık. Hep toplumsal başarı peşinde koştuk. Toplumsal başarı nedir ? Eğer siz bir işinizi yaparken başkalarının hayatına dokunuyorsanız, onları eğitiyorsanız, onlara yön gösteriyorsanız ve ülkenize bir katkınız oluyorsa, sosyal faydalarla başaranızı taçlandırıyorsanız bu toplumsal başarıdır. Biz TAV’da da toplumsal başarı peşinde koştuk, yani kişisel başarı peşinde koşmadık. Onun için hem ortaklarımıza para kazandırdık hem de çalışanlarımız mutlu ettik, yolcularımızda mutlu ettik. Şimdi benim odak noktam TAV İnşaat.
“Abu Dabi Havalimanı’yla 1 milyar dolarlık davamız var”
Bizim şu anda elimizde en önemli proje Katar. 2007’den beri Katar’da çalışıyoruz. Devamlı ilave geliyor iyi yaptığımız için bize veriyorlar. Ortaklıklarımız var onlar değişiyor. Katar bu sene Dünyanın En İyi Havalimanı seçildi. Dünya Kupası’na yetişmesi gereken bir kısım vardı. O bitkileri değiştirmek için kurduğumuz tesisler muhteşem oldu. Orayı yetiştirdik ondan dolayı da bizi çok takdir ettiler. Katar devam ediyor, Antalya devam ediyor. Almatı bitti. Almatı büyüyecek yolcu çok artıyor. Ankara devam ediyor. Bir de bizim en önemli konumuz eskiden kalan Abu Dabi Havalimanı sorunumuz var. O da çok uzun, çok büyük bir havalimanı. Oranın yüzde 99’unu bitirdik. Biz üçlü bir konsorsiyumduk. O üçlü konsorsiyumun Birleşik Arap Emirlikleri’nin devlet firması iflas etti. Yani iflas ettirildi. O gidince bize sirayet ettirdiler ve bizim noktayı koyamadık. Bizim sözleşmemizi fesh ettiler. Sözleşmemizi tabii çok haksız bir fesihti. Şu anda bir uluslararası habitasyondayız ki 1 milyar dolar yani onunla uğraşıyoruz. Büyük bir dava Allah yardımcımız olsun.
“TAV Havalimanları TAV İnşaat’tan daha heyecanlı”
TAV Havalimanları’nda çok büyük bir büyüme yakaladık. 27 yılda ben TAV İnşaat’a o kadar büyük vakit ayıramadım. TAV Havalimanları çok heyecanlıydı. Halka açılması o hisselerin satılması. Her gün o hisse fiyatını izlemeniz. Krizler, başarılar, yolcular, başarısızlıklar müthişti. TAV İnşaat, o konuda daha sakin ama TAV İnşaat’ta da dinamikler çok fazla. Devamlı iş alıp yapıp bitirmen lazım. Devamlı iş alman lazım, yapıp bitirmek lazım ama havalimanlarında işe alıyorsun, yapıyorsun bitti. 20 yıl gidiyor, 25 yıl gidiyor. Öyle bir tekdüzelik de var, her gün yaşanan bir değişim de var. İkisinin de bir farkı yok benim için. Ama özümüz şantiyeci olduğu için tabi TAV İnşaat’ta daha bir gönül bu tarafa doğru çekiyor olabilir.
“Ticari gelirlerin yüzdesini arttırmaya çalıştık”
Havacılıkta bir havacılık gelirleri var, bir de ticari gelirler. Havacılık gelirleri genellikle sabit çünkü tarifeler var. Gelen yolcu adeta o tarifeyle belli gelen uçak kadar kötü. Ticari gelirler senin pazarlama kabiliyetine bağlı. Geliri arttırma durumun var. Onun için ticari gelirlerin yüzdesini arttırma peşinde koştuk. İşte Atatürk Havalimanı’nda şunu gördük; şimdi başlarken baktık ki bu Duty Free’de iyi bir şey var. Biz bunun içinde olmamız lazım. Yani ortak olursak ancak bilgi aktarabiliyoruz. Hem fayda elde ediyorsun hem de bilgi aktarıp besliyorsun. Yiyecek-içeceğe girdik çünkü çok büyük önemli bir şey. Reklama girdik, sonra aprona çıktık Havaş’ı satın aldık. TAV Technolgy’i kurduk. Biz Atatürk Havalimanı’nın havacılık sistemleri için Malezyalı bir firmayla anlaştık. Çok büyük bir teknoloji firması. Hemen Türk bilgisayar mühendislerini almaya başladım ve onları Malezyalıların yanına oturttum. Bu işi öğrenmemiz lazım diye ve öğrendiler. Önce departman olarak kaldılar, bakım onarım gibi sonra onu şirket yaptık. Şu anda dünyanın işte 35 havalimanında havacılık sistemleri satıyorlar. 100 küsür havalimanında TAV Havalimanları’nın izi var. TAV İnşaat da 20 milyar dolarlık bir havalimanı işi bitirdi.
“Sabiha Gökçen Havalimanı’nı almak istedik”
Hindistan’ın GMR firmasının önce Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki hisselerini almak için müracaat ettik. İmzaladık ama olmadı, Malezyalılar aldı. Çünkü ön alım hakları vardı. Küçük bir hisseleri olmasına rağmen. Biz de o arada GMR’la tanışmıştık GMR’dan hisse alalım diye TAV olarak gittik. Ondan sonra ortaklar istemediler. Fransızlar istedi ama bizim yerli ortaklardan bazıları istemedi. İstemeyince gitti Fransızlar aldı. En üzüldüğüm şeylerden birisidir. Orada çok büyük büyüme var. 3 milyar dolara aldıkları şirket 11 milyar dolar oldu. Onu kaçırdık. Ama ben Hindistan pazarına güveniyorum. Artık buna TAV’ın yeni yönetimi karar verir. Biz TAV İnşaat olarak Hindistan’da inşaat yapamayız çünkü bizim Orta Doğu’da yaptığımız inşaatlarda Hintli işçiler çalışıyor. Oradan getiriyoruz ama orada çok büyük inşaat firmaları var. Bir iki ihale denedik olmadı.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.