Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet Nane, Covid-19 salgını sonrasındaki normalleşme sürecinde uçak bilet fiyatlarının ne olacağının bugünden kestirmenin zor olduğunun altın çizerek, kriz öncesine göre ucuz mu veya pahalı mı olacağını söylemenin de mümkün olmadığını belirtti.
Uçakta sosyal mesafenin uygulanamayacağına işaret eden Nane, uçuş personeli ve yolcuların evlerinden uçağa binene kadar olan süreçte hijyeni sağlanmasının bu düşünceyi ortadan kaldıracağını vurguladı. Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD) Başkanlığı görevini de yürüten Mehmet Nane, Covid-19 sürecini çalışanlarıyla nasıl geçirdiklerini, devletin özelde havayollarına ve genelde havacılık sektörüne sağladığı desteği ve salgın sonrası havacılık sektörünü nelerin beklediğine dair Haber Aero‘ya özel değerlendirmelerde bulundu.
Kimseyle İletişimi Koparmadık
Pegasus Genel Müdürlük’te 600 kişi çalışıyor ama şu an 6 kişiyiz. Ben her gün hijyen kurallarına uyarak işe geliyorum. Evde oturunca bir rahatlık geliyor ve işe olan konsantre dağılıyor. Şirketimizin her katının girişinde maske, dezenfektan ve eldiven bulunuyor. Bunlarla gerekli tedbirleri de alıyoruz. Genel Müdürlük’te toplam nöbetçi olan ödeme kısmında 4-5 arkadaşımız bulunuyor. 20 Mart’tan beri home office olarak çalışıyoruz. Bu gözle baktığımızda özellikle Genel Müdürlükte %99 home office modunda çalışıyoruz. Ama apronda ve yer işletmede görevli olan teknik birimler faaliyetlerine devam ediyorlar. Teknik bakımlarımız devam ediyor ve vardiya usulüyle oradaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Teknoloji programlarını kullanarak benim kendi görevlerimi raporlayan arkadaşlarımla ve diğer arkadaşlarla günde 3-4 sefer konferans gerçekleştiriyoruz. Bunun haricinde haftalık olarak mesaj atarak geçtiğimiz hafta ve o haftanın önemli gelişmelerini, vermek istedikleri mesajlar varsa paylaşıyorum. Yani kimseyle iletişimimizi koparmadan devam ediyoruz.
Lisans Kaybı Olmayacak
Uçucu ve teknik personelin lisansı kaybı olmaması için Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği(TÖSHİD) olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) ile görüşmeleri yaptık. Onlarda bu konuyu gayet anlayışla karşıladılar. İçinde bulunduğumuz süreçte yerinde eğitim yapamadığımızdan, online eğitimlerimize devam ediyoruz. Sınıfta verilecek eğitimler, eğitimcilerimizin kendi kullandıkları teknolojik aletler vasıtasıyla uzaktan eğitimler yapıyoruz. Simülatör gibi yerinde yapılması gereken eğitimlerde uzatmalar aldığımız için sıkıntı olmayacak. Uçuşlara başlar başlamaz özellikle lisans süresi dolanlar (SHGM 90 gün süre tanıdı) bu eğitimleri tamamladığımız taktirde her hangi bir lisans kaybı söz konusu olmayacak. Bu konuda SHGM içinde bulunduğumuz durumu göz önüne alarak bize yeterli esneklik durumunu tanıdı.
Sektör Eski Seviyesine Hızlı Dönecek
Biz kriz sürecinin kendi içinde iki bölüme ayırmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz.
1-Krizi yaşadığımız dönem. 2- Krizden sonra normalleşmeye geçiş süreci.
Krizi yaşadığımız dönem eğer zaman birimi olarak X bir zaman birimiyse, krizin atlatılması ve normale dönme değerlerimizin en az 2X ve daha fazla olacağını öngörüyoruz. Diyelim ki Haziran ayında uçuşlara başladık. İlk süreçte iç hatlarla başlayacağız. Dış hatlar hemen girmeyecek. Dış hatlar Temmuz-Ağustos gibi karşıdan uçacağımız ülkelerin kendi hava sahalarını da açmasıyla birlikte. Bizimde ülke olarak kendi sahamızı açmamızla başlayacak. O yüzden birinci gün ilk bıraktığımız yerdeki gibi yüzde 100 doluluklarla veya eski sayılarda frekanslarla bu uçuşları başlatamayacağız. Mutlaka bir eğri olacak. Bu eğri belli bir zaman alacak. Boeing CEO’su uçuşlar başladıktan sonra en az 2-3 yıl içinde, ancak 2019’daki normal seviyelerine sektörün geri döneceğini söylüyor. Ben inanıyorum ülkemizin dinamiğiyle bu süreci daha hızlı atlatacağız.
Normale Geçiş İçin Tedbirler Alıyoruz
Bakanlar Kurulu’nun aldığı bir karar doğrultusunda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Bey’in başkanlığında normalleşme kurulu oluşturuldu. Bu kurulun amacı bütün bu kriz süreci atlatıldıktan sonra hayatın normale geçişinde karşılaşacağımız olaylarda almamız gereken tedbirler. Bizde havacılıkla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasında görev varsa diye bir yazı gönderdik TÖSHİD olarak. Bu faaliyetlerde görüşlerimizi paylaşmak üzere emirlerine amade olduğumuzu ilettik. İlk toplantımızı 5 Mart tarihinde yaptık. Sayın Ulaştırma Bakan Yardımcısı ve SHGM Genel Müdürü başkanlığında gerçekleşti. Burada alınacak tedbirleri ikiye ayırmakta fayda var. Tedbirlerin ilk grubu şirketlerin nakit girdisi olmadığı için yani satış ve uçuş yapamadığımızdan dolayı nakit çıktısını kontrollü bir duruma getirmek. Diğeri ise taze nakit girdisi sağlamak. Nakit çıktısını engellemek ve taze nakit girdisi sağlamak için bu toplantıların akabinde Bakanlar Kurulu’nun aldığı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı istikrar kalkanı paketimiz vücut buldu. Bu paketimizin içine baktığımızda 19 ana maddeden oluşuyordu. Bu maddelerin bir kısmının şirketlerden nakit çıkışını engelleyici önlemler var. Örneğin vergilerin ertelenmesi, vergi oranlarının düşürülmesi, kısa çalışma ödeneği, taze nakit girdisi sağlayacak Eximbank’a yeni limitlerin tanınması, KGF’nin yeni değerle yeni kriter açabilecek imkana kavuşması da firmalarımıza nakit girdisi sağlayacak örneklerden bazılarıdır.
5 Mart’tan bugüne geldiğimizde burada gerek nakit çıktısını azaltıcı gerek taze nakit girdisi sağlayıcı bir çok önlemin alındığını görüyoruz. Her hangi bir tıkanma olduğunda gerek finansal alanda BDDK Başkanımız, Hazine ve Maliye Bakanımız bizzat müdahil olmakta, bu hakların açılmasında aktif görev almaktadır. O gözle baktığımızda taze kredilerin kullandırılması, taze kaynak yaratılması bundan sonraki sürecinde iyi ve etkin aşılması için çok önemli. Çünkü şu ana kadar aldığımız uygulamalar krizin geçiş sürecinde bizlerin yaşaması içindi. Tüm işverenlerin yaşaması içindi. Bu küçüğünden büyüğüne kadar Türkiye’de istihdam yaratan herkesin yaşaması içindi. Bundan sonra da çalışmalar başlatıldı. Sayın Fuat Oktay tarafından yapılan çalışmalardan bir tanesi de budur. Cumhurbaşkanımız ve Maliye Bakanımız da bunu dile getirdi. Normalleşme sürecinin başladığında da hayatın devam etmesi içinde ayrı bir paket ayrı bir uygulamalar silsilesine de ihtiyacımız var. Bunların şu anda üzerinde çalışıldığı gelen bilgiler arasında. Bu normalleşme sürecini de 2019 standartlarında geri getirdiğimiz ortamda hayatın tekrar eski günlerine kavuşacağına inanıyoruz.
Uçuşlarda Hijyen Tedbiri Gerekecek
Bu sürece baktığımızda, sürecin sadece yolcular için değil çalışanlarımız içinde normalleşmeye geçişte alacağımız tedbirler var. Bu tedbirler çalışanlarımız şirkete geldiğinde, yolcular terminale geldiklerinde başlamamalı. Evden çıkıp, eve girene kadar olan süreci alınan tedbirler ve prensiplerin gerekliliğine inanıyoruz. Bu nedenle baktığımızda yoldan gelen misafirimiz yada çalışanımız bu hijyen tedbirini almadan binaya girdiği vakit bir şekilde kontamine olacağından dolayı biz içeride istediğimiz kadar tedbirleri almış olalım burada zincirin kırılmış olduğunu göreceğiz. Bu nedenle de zincirin kırılmaması için gerekli tedbirleri almamız gerekiyor. Ne demek istiyorum bir örnek vereyim. Biz uçucu ekiplerimizi evlerinden servisle alıyoruz. Eskisi gibi aynı standartları koruyarak alırsak uçucu ekiplerimizi burada zincirin kırılmasına sebep oluyoruz. Biraz önce bahsettiğim genel alınması gereken tedbirler var. Örneğin maske takmak. Bütün bu süreçte maske takmak bir zorunluluk haline gelebilir. Bu sayede halkanın kırılmaması için ilk adımı atmış oluyoruz. Daha sonra örneğin bina içine giriş ya da terminale giriş diye baktığımızda birinci güvenlikten geçiyoruz kontuara geliyoruz. Yurt içi uçacaksak ikinci güvenliğe gidiyoruz, yurt dışı ise polis kontrolü ve tekrar ikinci güvenlik oluyor. Daha sonra kapıya gidiyoruz uçağa binmek üzere veya otobüse gidiyoruz. Küçük havalimanlarımızda yürüyerek uçağa gidiyoruz. Bütün bu süreçleri tek tek ele alıp, hijyen zincirinin kırılmaması için tedbirleri almamız gerektiğine inanıyoruz. Bunların sadece yolcularımız içi değil çalışanlarımız için olmasını da düşünüyoruz. Bu amaçla da gerek Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği (IATA) gerek Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) gerekse Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) yaptığı çalışmalar var. Bizde dernek olarak, şirket olarak ve sektör olarak bu çalışmaları birebir takip ediyoruz. Gerekli geri bildirimlerimizi yaparak uygulamanın en etkin şekilde, zincirin kırılmasına olanak sağlamayacak şekilde gelişmesi ve ortaya koyulması için fikirlerimizi paylaşıyoruz.
Uçakların Yerde Yatma Maliyeti Yüksek
Sadece finansal gider olarak bakarsak 500 bin dolarla 1 milyon dolar arasında bir sabit ödemesi var. Bu kredinin ya da leasing’in (kiralama) vadesine göre değişebilir. Uçağın boyutuna göre A320-A321 ve krediyi hangi vadede aldınız 8 yıl mı 10 yıl mı 12 yıllık mı, kabaca 500 ila 1 milyon dolar arasında net bir maliyeti var. Onun haricinde bakım giderleriniz var. Bu bakım giderlerini kendi içinde de ikiye ayırabiliriz. 1- İşçilik olarak yaptıklarımız var ki onlar ağırlıklı olarak bizim çalışanlarımız tarafından yapılıyor. Ayrıca bir de komponent olarak var. Bunlarda yıllık bakım doğrultusunda uçağın yaşına göre farklılık arz etmektedir.
Pegasus’un Yatırım Planlarında Değişiklik Yok
Filo planlaması sadece bize bağlı değil. Belli bir boyutu bize bağlı, diğer boyutu üretim yapan şirketlere bağlı. Mesela Airbus üçte bir üretimi azaltacağını açıkladı. O yüzden bizim bu sene alacağımız 16 adet uçağımız var bugüne kadar da 4 tanesi geldi. Bunlar özellikle bizim için üretilmiş ve banda sokulmuş uçaklar. Eğer bu üretimde her hangi bir kesinti olursa o kadarlık daha az uçak alacağımız anlamına gelecek. Bunun diğer bir tarafı da bizim kendi ülkemizdeki gelişmeler, yurt dışındaki piyasalardaki ve bizim uçacağımız alandaki gelişmeler. O hava sahasının açılmasına göre uçak ihtiyacını gösterecektir. Her şeyin iyimser olduğu bir dünyada yatırım planlarımızda bir değişiklik olacağını ben öngörmüyorum. Örneğin biz Temmuz veya Ağustos ayında yurt dışı piyasaları açılır dedik. Bu 3 ay geciktiği zaman bütün buraya ayıracağımız kapasitenin, blok saatlerin gerçekleşmemesi ve onunda ikame edilememesi demek olacaktır. Bunlarda belli uçakların atıl olmasını sağlayacaktır. Ama bütün bunları kısa vadeli düşünürsek, orta-uzun vadeye baktığımızda Türkiye’nin özellikle havacılık alanında önünün ve potansiyelinin çok büyük olduğunu ve gelişme imkanlarının çok geniş olduğunu düşünerekten belli bir süre eğer likiditemiz buna izin veriyorsa ve bize sağlanan taze kaynaklarla bunu sürdürebileceksek belli yüklere katlanmamız mümkün olacaktır. Bunun ötesinde her hangi bir ey yapmak kahve falı okumak gibi bir şey olacaktır. Ama biz kendi içimizde üç farklı senaryoya göre neler yapabiliriz, yolumuzu nasıl dinamik tutabiliriz diye çalışmalarımızı tamamlamış vaziyetteyiz.
Yakıt Fiyatları Değişken Giderimiz
Yakıt fiyatları şu an uçmadığımız için düşük seyrediyor. Önemli olan biz uçtuğumuzda ne şekilde olacağı. Yakıt fiyatları ucuzladı bu doğrultuda biletlerde ucuzlayacak dersek bu değerlendirme yanlış olur. Çünkü yakıt fiyatları zamana göre değerlendirilen değişken giderdir. Bugünkü fiyatlara bakıp gelecekle ilgili tahmin yürütmek çok hatalı olur. Misafirlerimizi kandırmış oluruz. Çünkü bizim yakıt fiyatlarımız yüzde 100 o gün uçtuğumuz tarihteki fiyatlara göre belirlenmiyor. Belli oranlarda hedge yakıt fiyatlarımız var. O günkü kur ve fiyat çok çok önemli. Bugünden baktığımızda söyleyeceğimiz her hangi bir varsayım zamanı geldiğinde gerçekleşmedi vakit sükutu hayal yaratabilir misafirlerimizde. O yüzden şu konumda gelecekle ilgili bir takım tahminlerde bulunmanın çok zararlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü baktığımızda normalleşme kuralları henüz belli değil.
Koltuk Azaltarak Hijyen Olmuyor
Başta IATA olmak üzere diğer otoriteler de bu durumun zincirin halkasına bir etkisi olacağını düşünmüyor. Ama bir varsayımda bulunursa, koltuklar birer ara boşaltıldığında üçte bir kapasite azalacağı için ve uçağın operasyon maliyeti değişmeyeceği için o yüzden de maliyetler bilet fiyatlarına yansıyacak. Bütün bunları ve fiyatların ne olacağını konuşmak için henüz erken. Kural ve kararların zamanı geldiğinde uçuşa başladığımızdaki fiyatların gelişimine bakmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Bir parantez açayım. Bu zincirin halkasındaki uçağın içinde sosyal mesafenin ne demek olduğuyla ilgili. Bir kafa karışıklığı olmasın. Mesela orta koltuğu boşalttık. Tek koridorlu uçuşta cam kenarında oturuyorsunuz ve koridorun başında da bir başka misafirimiz oturuyor. Metre olarak baktığımızda da sosyal mesafeyi koruduğumuzu görüyoruz. Tuvalete gitme ihtiyacınız geldiğinde yada sizden önce koridorun başındaki misafir oturdu siz daha önce gelip yerinize geçmek istediğinizde o sosyal mesafe ortadan kalkıyor. Eğer biz zinciri kırmadan yolcuyu uçak içine getirebiliyor ve uçak içinde hijyen kurallarını misafirlerimize yüzde 100 uygulatabiliyorsak uçak içindeki bu koltuk boşaltmaya dolayısıyla da maliyet artırıcı bir takım girişimlere gerek kalmayacağını düşünüyorum. Nitekim bunu sadece ben böyle düşünmüyorum. Ryanair CEO’su da IATA’da bu tarz beyanlarda bulundu. Eğer yolcularımızın evden çıkıp, uçağın kapısına gelene kadar mesafede hijyen zincirini kırmadan ulaştırabilirsek başarılı oluruz. Uçağın içindeki sosyal mesafe uygulamasının bu kadar etkisi de olamaz.
Kazadan Sonra Ödevimizi Yaptık
Biz Pegasus olarak misafirlerimizi en güvenli şekilde uçurmak için üstümüze düşen ne varsa yapmaya hazır olduğumuzu yaşadığımız kaza sonrasında da ben şahsen beyan olarak verdim. Buradaki ilk önceliğimiz yaralarımızı sarmak ikincisi ise çıkardığımız dersler doğrultusunda operasyonlarımızı daha etkin hale getirmek. Havacılığın en etkili ve etkin olmasının ardında yatan etken bu tür kazalardan çıkarılan derslerin paylaşılması ve bu paylaşımlardan ders çıkarmaktır. Net bir şekilde söyleyebilirim ödevimizi yaptık. İkinci pistin yapımı devam ederken Nisan ayı boyunca birinci pist kapalıydı. Nisan ayında birinci pistteki tüm tamiratlar yapıldı ve teslim edildi. Bugün itibarıyla baktığımızda hem şirketimiz hem de havaalanının özelinde koronavirüs salgını sürecinin olumlu kullanıldığını ve bir açıdan faydalı olduğunu söylemek mümkün.
Yeni Dünya İçin Bretton Wodds Toplantısı gerekli
Dünyaya baktığımızda 1944 yılında II.Dünya Savaşı bitmeden galip devletler ABD’de Bretton Woods denilen bir kasabada bir araya gelerekten savaş sonrası neler olacağını ve dünyada neler sağlanacağını bir konferansta konuşmaya başlamışlar. Bu toplantı sonucunda Dünya Bankası ve IMF hayatımıza girmiş. Ayrıca bağlı para birimi olarak 1 ons altın 35 dolara eşlenmiş ve 1971 yılına kadar hangi vatandaş ABD Merkez Bankası’ndan 35 dolar götürürsen 1 ons altınını almış. Şimdi yeni bir dünya var. Bu karşılaştırmayı finansal olarak yaptığımızda oluşan ekonomik tahribatın 2. Dünya Savaşı’nın eşleniği olduğu söyleniyor. O yüzdende yeni bir dünya düzeninin kurulması için bu yaşanan krizden adil bir paylaşım olabilmesi için yeni bir Bretton Woods Konferansı olduğuna inanıyorum. Bu sayede ekonomideki daralma adil olarak bölüşülebilir. Aksi taktirde zenginin daha zengin fakirin daha fakir olacağı ortama gittiğimizde iletişimin bu kadar etkin olduğu bir dünyada kaos bekliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızda bunu toplantılarında söylemeye başladı. Yeni dünyanın yeni bir Bretton Woods toplantılarına ihtiyacı var. İnşallah bunu yapabiliriz.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.