Uçakların en güvenli seyahat aracı olduğu, teknolojinin gelişimine paralel olarak da kaza oranlarının giderek azaldığını istatistikler ortaya koyuyor.
Amerika Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu’nun (National Transportation Safety Board – NTSB) son yaptığı araştırma, uçak kazası geçirecek kadar şanssız biri olsanız dahi, bu kazalardan sağ çıkma ihtimalinin de son yıllarda ciddi oranda yükseldiğini gösteriyor. Bir yandan uçaklar daha güvenli hale geldiği için kaza ihtimalleri düşerken, diğer taraftan da teknolojik iyileştirmelerle olumsuz bir durumun yaşanması halinde hayatta kalma ihtimalleri de yükseliyor.
Ancak sektörün ve uçakların, bu derece güvenli hale gelmesinin arka cephesinde elbette yıllar süren deneyimler, çalışmalar var. Modern uçakların, her biri yedekli olan onlarca sisteme sahip olmasıyla birlikte, bu sistemler de kendi içlerinde dahi iyi teknolojilerle donatılıyor. Şimdi uçakları ve havacılık sektörünü çok daha güvenli hale getiren bazı önemli gelişmelere bir göz atalım…
YANGINA DAYANIKLI KOLTUK MİNDERLERİ
Araştırmalara göre uçak kazalarındaki ölümlerin çoğu yangın sebebiyle meydana geliyor. Çünkü kanatlarda yer alan yakıt depolarının herhangi bir hadise sonrası alev alması, ölüm oranlarının da yüksek olmasının en önemli nedeniydi. 1980’lerin başında, Amerikan Federal Havacılık Dairesi (FAA), kabin içi yangın durumunda, hangi koltuk minderi malzemesinin aleve karşı daha dayanıklı olduğunu belirlemesi için NASA’yı görevlendirdi. Bu çalışma sonrasında günümüzde üretilen ve uçağa yerleştirilen her koltuğun, FAA’nın “Koltuk Minderleri İçin Yanmazlık Testi”ni geçmesi gerekiyor. Artık uçak koltuğu üreticileri de muhtemel kazalarda bu testi geçecek malzemeleri kullanmak zorunda.
UÇAKLARI MANİALARDAN KORUMA SİSTEMLERİ
Kontrollü uçuşta yere çarpma (Controlled Flight Into Terrain – CFIT), uçuşa elverişli bir hava taşıtının, pilot kontrolündeyken bir mâniaya (dağ vb.) çarpması veya suya düşmesiyle sonuçlanan kaza türünün genel adıdır. Bu kaza türünde pilotlar genellikle son ana kadar tehlikenin farkına varamazlar. Boeing’in 1999 tarihli bir raporunda, ticari jet operasyonlarının başlangıcından bu yana, CFIT kategorisindeki kazalar sonucunda yaklaşık 9 bin kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekiliyor.
Bu tür kazalar, genelde kötü görüş şartlarının bir sonucu olarak meydana geliyor. Bu tespitlerden hareketle FAA, 2000 yılında, tüm ABD tescilli yolcu uçaklarının “Arazi Farkındalığı Uyarı Sistemleri” (TAWS) ile donatılması şartı getiriyor. Gelişmiş cihazlar, artık uçağın yüksekliğini, hızını ve açısını takip ederek tehlikeli derecede yere yaklaşıldığında ya da engellerle karşılaşıldığında pilotu sesli ve görsel mesajlar yoluyla uyarıyor.
PİLOT YORGUNLUĞUNU İZLEME
İngiliz Havayolu Pilotlar Birliği tarafından yapılan bir araştırma, pilotların yüzde 56’sının uçuş esnasında uyuduğunu itiraf etmesi gibi ilginç bir tabloyla neticelendi. Katılımcı pilotların yüzde 29’u da kokpitteki diğer pilotun uyuduğunu, kendisinin uyandığı anlarda fark ettiğini açıkladı. Bu nedenle, kokpit ekibini zinde ve uyanık tutmak için tasarlanmış yazılımlar yaygınlaşıyor. Örneğin, Boeing Uyarı Modeli (The Boeing Alertness Model) kokpitteki gösterge ve kontrol aletlerine herhangi bir pilotun belirli bir süre dokunmamasının ardından, pilotların uyumuş olduğunu düşünerek “Crew Alert Pro” uygulaması devreye girerek alarm çalıyor.
UÇAKLARDAKİ RÜZGAR SANTRALİ
Uçakların seyir esnasında tüm motorlarının durması çok ender rastlanan bir durumdur. Son teknoloji ürünü uçakların çoğunun kanadında veya gövdesinde yer alan küçük bir pervane bulunur. Ram Hava Türbini (RAT) olarak bilinen bu cihaz, küçük bir rüzgâr santral gibi işlev görür. Bu türbin, uçaktaki tüm güç sistemlerinin devre dışı kalması durumunda, uçağı kontrol altında tutmak ve ardından güvenli bir şekilde yere indirinceye kadar kullanılması gereken hidrolik sistemler için yeterli gücü/enerji üretir.(haber.aero)
Bu haber haber.aero’ya aittir. Bu haberi kullanan merciler hakkında yasal işlem başlatılacaktır.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.