Güntay Şimşek
gsimsek@htgazete.com.tr
Amerika’dan gelen Rus S-400’lere yönelik tepkileri ve F-35 kararını Türkiye’de devletin zirvesi beklemiyordu. Donald Trump’ın G-20’deki sözleriyle yumuşayan havayı sertleştiren, ümitleri de kıran bir adım oldu. Ama Türk kamuoyunun daha negatif bir karara odaklanmış olduğu da ayrı bir gerçekti.
Ancak Beyaz Saray ve Pentagon’un son kararı ‘Derin ABD’nin istediği sertlikte de değil. İtidalli, üzerinde düşünülmüş, hesaplı, müzakerelere açık, ilişkileri de daha fazla kötüleştirmeyecek, yaptırım tartışmalarını da rafa kaldıran bir karar.
Rus S-400’lerin 15 Temmuz’un yıl dönümünde Türkiye gelmesi anlamlıydı, epeyce vurgular da yapıldı. Tartışıldı. Aynı şekilde hain darbe girişiminde sessiz kalan ABD’nin ilgili makamları da “15 Temmuz” atmosferinde S-400’lere verecekleri tepkinin algısına dikkat ederek, alınan kararların açıklamasını ertelediler. Öfkeyle ve aceleyle hareket etmediler. Bu durumda itidalli havanın işaretiydi. Beyaz Saray ve ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) birbirine yakın iki ayrı açıklama bu durumu teyit etmiş oldu.
Bu tartışmalı dönemde sertlik yanlısı tutumuyla ve ağır ifadeleriyle öne çıkan Pentagon kararında dikkat çeken iki husus vardı: ‘Türkiye F-35 programında askıya alındı. Bu karar, Türkiye’nin S-400’leri alması dolayısıyla spesifik olarak bu adıma karşı alınmış spesifik bir karardır.’ Askıya alınması, konunun tam olarak rafa kalkmadığını, spesifik vurgusu ise bu konunun daha fazla derinleşmeyeceğini gösteriyor.
‘Türkiye’nin, S-400 alımından dolayı F-35 projesinden çıkarılma süreci başlatıldı. Bununla beraber ABD, Türkiye’nin stratejik ortaklığına halen çok değer vermektedir.’ Değerlendirmesiyle de Pentagon, NATO üyeliğinin ve müttefiklik ilişkilerinin bozulmadan, muhafazasından yana olduğunun altını çiziyor.
Yaptırım kararlarında ise Pentagon zaten yetkili konumda değil. Yaptırımları onaylama hükümetin, Trump’ın yetkisinde. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gündeminde böyle bir şey yok. Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ise Pentagon’a göre daha makul: “ABD, Türkiye ile stratejik ilişkisine halen çok değer vermektedir. NATO müttefikleri olarak ilişkilerimiz çok katmanlıdır ve sadece F-35’lere bağlı değildir.”
Bu açıklamayı tevile gerek var mı? ‘Bizim derin güçler bazı kararlar aldılar, yumuşatabildiğimiz kadarıyla hayata geçirmek zorunda kaldık.’ Mealinde bir yaklaşım. Neticede Türkiye’deki ‘ABD muhibbanlarının’ arzuladığı gibi bir karar çıkmadı. Toz duman karışmadı.
Öte yandan ABD‘nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye uygulanacak yaptırımlar meselesi de bir ‘Kongre’nin gölgesinde bekliyor. Trump, yaptırımları onaylamaz, “Kongre” de bu duruma etkili bir şekilde karşı çıkarsa neler olabilir? Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla yaptırım konusu Trump ve Pentagon’un gündeminde yok. Ama…
Yaptırımların Türkiye’yi Batı blokundan uzaklaştırma riski ve ABD’ye vereceği zarar henüz tam olarak dikkate alınmış görünmüyor. Yeni bir dönem girildi, zaman da en iyi ilaç ve önemli. Fakat Türkiye’nin de ABD’de lobi yapması şart.
Fakat ABD’den gelen açıklamalar da henüz her şeyi tam olarak anlatmıyor. Her şeyin bittiğini de göstermiyor. Kesin ifadeyle ‘Türkiye’ye F-35 verilmeyecek’ de denmiyor. Ama süreç başlamış. Trump ile bundan sonra sıklıkla F-35’lerin askından nasıl indirileceğini konuşacağız demektir.
Bu süreçte Patriot da satılır, başka şeyler de olabilir. İki taraf için Mart/Nisan 2020 tarihi önemli. Mart’a kadar Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması, S-400’lerin de Nisan’da aktif olması planlanıyor. Zamanlamalar harika! Belki o günlere kadar ortak komisyonlar kurulur, incelemeler yapılır ve bazı kararlar alınır.
Askılı dönemde, “Patriot füzeleri Türkiye’ye zamanında satılmış olsaydı, bugünkü tablo ortaya çıkar mıydı?” Sorusu sıklıkla ABD’de gündeme gelecektir. Trump’ın Türkiye’ye yönelik; ‘Başka bir hava savunma sistemi satın almak zorunda kaldığınız için size F-35 satmayacağız’ sözleri de artık Batı cephesinde daha anlamlı olacaktır.
Hâsılı kelam, Rus S-400 hava savunma sistemiyle Batı’ya hak ettiği ölçüde yakınlaşmış durumdayız. Bundan sonra Batı’dan kopmadan ilişkiler daha dengeli kurulabilirsek ne ala!
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.