İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu ile İstanbul Havalimanı’nda yeni hizmete giren İGA Spotter alanı, salgın sürecinde geliştirilen yeni teknolojileri, elde edilen başarıları, çarpıcı rakamları paylaşan Samsunlu, ‘İki yıl içinde Skytrax listesinde dünyada ilk ona gireceğiz’ dedi.
En son New York & Londra merkezli dünyaca ünlü seyahat dergisi Condé Nast Traveler tarafından İstanbul Havalimanı dünyanın en iyi 2. havalimanı seçildi. Avrupa’nın en yoğun havalimanları listesinde de ilk 2’de olan İstanbul Havalimanı’nın yıl sonu yolcu hedefi 34-35 milyon yolcu.
Haber Aero’ya açıklamalarda bulunan, İstanbul Havalimanı İşletmesi İGA İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu, “Uçuş sayısında 2019’un yüzde 75’indeyiz, yolcu sayısının ise yüzde 65’indeyiz. Bu rakamlar dünyadaki bir havalimanının en dayanıklı hali. Avrupa’daki havalimanları ise bu rakamların çok gerisinde. Amsterdam’daki havalimanın bizden 20-30 daha fazla uçak hareketine sahip olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni dar gövdeli, tek koridorlu uçakların uçması. İkinci sırada biz, üçüncü sırada Paris var” dedi.
İstanbul Havalimanı salgın dönemini nasıl geçirdiğini, terminalde hangi teknolojik yeniliklerin olacağını ve pandemi öncesi yolcu rakamlarına ne zaman ulaşılacağını Kadri Samsunlu Haber Aero’ya değerlendirdi:
İGA – THY işbirliği başarı getiriyor
Salgın sürecinde başarılı olmamızda devletimizin Türkiye’yi kapanma sürecine sokmaması en önemli etmen. Türkiye elbette kontrolsüz girişe izin verilmedi, ama duvarlar da örmedi. Tüm dünyanın kapılarını kapattığı bir dönemde sergilenen bu yaklaşım fark yarattı. Devletin kurumları, bizler, THY ve havacılık sektörünün tüm paydaşları iş birliği içinde bir süreç yönetimi yaptı. Benim de dahil olduğum birçok WhatsApp grubunda ülkedeki alınan kararların nasıl hayata geçirileceği konusunda çok proaktif çözümler üretildi. Devlet, ülkeyi açık tutmak için her konuda destek oldu, bundan dolayı müteşekkiriz.
Bir diğer etmen ise ülkemizin 85 milyonluk nüfusu. Yurtiçi hareketlerimizle elde ettiğimiz hacim, diğer büyük hublarla kıyaslandığımızda büyük bir fark yarattı. Yurtdışında bu hareketlilik daha çok dış hatlara bağlı ilerledi.
THY’nin 126 ülkelik ulaşım ağı ve mümkün olan her noktaya ulaşma stratejisi de çok büyük önem arz ediyor. Bugün Avrupa’dan Amerika’ya yaplan uçuşlarda en önemli opsiyon THY. Çünkü Amerika direkt yolcu almıyor. Bu yüzden çok sınırlı sayıda havayolu oraya uçabiliyor. Bu sınırlama Türkiye için söz konusu değil. Diğer iki unsurla birlikte THY’nin uçuş hakkı verilmesi noktasındaki hevesi, devletin bu konuda sağladığı destek bu başarıyı getirdi.
İlk beş yurt dışı noktamızın üçü Orta Doğu’da
THY salgın dönemindeki yaklaşımının farklı ülkeler tarafından da gösterilmesi hacmin büyümesine büyük katkı sağladı. Örneğin pandemi döneminde Rusya-Türkiye, Ukrayna-Türkiye, İran-Türkiye arasında ciddi ölçüde trafik devam etti. Rusya’nın belli dönemlerde yolcu trafiğini durdurmasına rağmen başkanlar seviyesindeki yakın ilişki sayesinde trafik arttı. Keza Orta Doğu ülkeleriyle de benzer durum söz konusu. Özellikle İstanbul Orta Doğu için çok ciddi bir ulaşım noktası haline gelmiş durumda. Bizim de ilk beş yurt dışı noktamızın üçü Orta Doğu’da, bu Türkiye için büyük bir avantaj oldu.
Bizim de İGA olarak yaptığımız katkılar oldu. Çok çevik bir havayoluyla, oldukça çevik bir havalimanının iş birliğiyle hacmimizi yukarıda tuttuk. Pandemi önlemlerini eksiksiz uygulayarak yolculara güven ortamı yarattık. Bu sayede havacılıkla ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırmakla kalmadık, önlemlerimizi bugün de esnetmediğimiz bir disiplin haline getirdik. Yaptığımız çalışmalarla yurtdışından birçok ödül ve sertifikaya hak kazandık.
Havacılığın durma noktasına gelmemesi için yürüttüğümüz çalışmalarla bugün çok rahat bir şekilde ‘pandemi boyunca en dirençli havalimanı’ olduğumuzu söyleyebiliriz. Bunun sonucunda da geçen seneyi birinci kapattık, şu an da da Avrupa’da birinci durumdayız. Tabi mühim olan pandemi bittikten sonra bu birinciliği devam ettirmek.
Kendimizi gösterdik, dünya da bizi tanıdı
THY ve İstanbul Havalimanı’nı çok kullanmayan müşteriler pandemi nedeniyle kullanmaya başladı. Biz kendimizi gösterme fırsatı yakalarken, onlar da bizi tanıma şansını yakaladı. Pandemi sonrasını da sürekli bir imkana döndürme noktasında dirençli bir havalimanı ve dirençli bir havayolu olmanın avantajlarını yaşayacağız.
Ödül almak, sarf ettiğiniz eforun tanınması anlamına geliyor. Biz çok kısa bir sürede tüm operasyonlarımızı tamamladık ve 6 Nisan 2019’da başlayan sürecimizi oturttuk. Elbette pandemi nedeniyle en öncelikli olmayan konulara daha fazla vakit ayırmaya başladık çünkü havalimanı kendi kendini döndürme noktasına gelmişti. Operasyonlar, güvenlik, teknik hizmet, hava sistemleri, ticari faaliyetler oturduktan sonra biz de farklı alanlarda ne yapabiliriz diye düşündük. Nasıl iyileştirme, optimizasyon yapar; gelir artırıcı, maliyet düşürücü, havalimanımızda müşteri memnuniyetimizi yukarı çıkaracak aksiyonlar alırız diye kafa yorduk.
Çalışmalar sonucunda ‘En İyi Havalimanı’ kategorisinde ödüle layık görüldük. Bu yıl ‘İnsan Kaynakları’ ve ‘Eğitim’ kategorilerinde Amerika ve İngiltere’de birçok altın, gümüş ve bronz ödüle layık görüldük. ‘Müşteri Memnuniyeti’ ve ‘Müşteri İlişkileri’ alanında Türkiye’de verilen bir ödül grubunda üç altın, bir bronz aldık. En yeni ödülümüz ‘Dünyanın Verimi En Yüksek Havalimanı’ kategorisinde geldi.
‘Dünyanın Verimi En Yüksek Havalimanı’ ödülü tam olarak neyi kapsıyor?
Özellikle teknik hizmetlerde ve havalimanı operasyonlarında diğer havalimanlarına kıyasla ne kadar fazla verimle yönetim yaptığınız konusunda kapsamlı bir rapor gerekiyor. Biz de hazırladığımız raporlamayı paylaştık. Avrupa’nın önde gelen tüm büyük havalimanlarıyla yarıştık. Tüm havalimanında operasyonda yarattığımız verimliliğe ek; teknik hizmetler, tüketimin azaltılması, çevre dostu tutum, geri kazanım, teknik hizmet maliyetlerini kendi bünyemizde yarattığımız çözümlerle düşürme gibi parametreleri karşılayan projelerimizde birinci seçildik. Tüm bunlara baktığımız zaman artık yavaş yavaş havalimanını öne çıkardığımız konulardan uzaklaştığımız ama arkada duran konularda da dünya skalasında bir yere yerleştiğimizi görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu tutumumuza aksatmadan devam edeceğiz.
Hedefimiz ilk 10’da olmak
Biz 2021 yılında dünyada en iyi anlamda gelişen havalimanı seçildik. Dünyadaki tüm havalimanlarına yıldız veren ve notlayan Skytrax’ın direkt kullanıcılardan aldığı geri bildirimlere göre hazırladığı bir liste var. O listede 2020’den 2021’e olan gelişimimizle biz bu ödülü aldık.
Şu an dünyada 17. en iyi havalimanıyız, Avrupa’da 8. sıradayız. İstanbul Havalimanı’nı bir, en geç iki sene içinde dünyada ilk ona sokacağız. Bunu sağlayacak her türlü detayda iş planımız hazır. Şu an bu şirketteki her departman ve çalışan, bizim bu şirketi üç sene sonra nereye götüreceğimizi biliyor. Hedefler tanımlanmış durumda ve çok yakından takip ediliyor. Ben de işimi çok iyi takip ederim.
Ama bizim de çok genç bir şirket olduğumuzu lütfen unutmayalım. Biz burada yepyeni bir operasyonu sıfırdan başlattık. Bir havalimanını kapatıp başlattık. Bir sürü konuyu çözerek ancak buralara gelebiliyoruz ama şirketin geldiği noktadan ve gelişiminden ben çok memnunum. İnşallah üzerine koyarak devam edeceğiz ve burayı daha da büyük bir zafer anıtı haline getireceğiz.
Pandemi temasız seyahatte hız kazandırdı
İnsanlar artık temassız bir şekilde kendi seyahat süreçlerini yönetmek istiyor. Teknoloji de bunu destekler nitelikte imkanlar sunuyor. Biz bu entegrasyonu büyük ölçüde yapıyorduk, pandemi sadece hız kazandırdı. Öncelikle sizi yüzünüz, gözünüz ya da parmak izinizle tanımlayan biyometrik süreçleri devreye aldık. Havalimanında yüz datanız, pasaport bilgilerinizle ve biniş kartı bilgilerinizle hiç kimseye dokunmadan pasaporttan geçme, check-in yapma, alışveriş yapma ve köprülerden uçağa geçme süreçlerini sağlayabilirsiniz.
Devletin desteğine ihtiyacımız var
Yüz datasının da kullanılması ve bunların pasaport noktalarında geçerli hale gelmesi için devletimizle, İç İşleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile birlikte çalışıyoruz. Bu dataları kullanarak yolcu süreçlerini kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Bunun için devletimizden taleplerimiz var. Hangi altyapıyı, hangi kablolamayı, hangi kameraları, hangi entegrasyonu sağlamamız gerektiği konusunda yol haritamız hazır. Tek başımıza yapamıyoruz. Biyometrik geçişler büyük ihtiyaç. Seyahatleri insanların kendi kontrolüne bırakabilmek için self çekim, self backdrop opsiyonlarını yaratmamız lazım. THY’de bu sistem oturmuş durumda, diğer havayollarının da desteğini bekliyoruz.
Bu süreçlere ek olarak pandemiyle geliştirdiğimiz kuyruk yönetim sistemimiz var. İç hatlar ve dış hatlar girişlerinin karışmaması ve vakit kaybına yol açmaması için önce ‘I validate’ dediğimiz, Boarding Pass’ların okutularak pasaport öncesi yürütülen konfirmasyon sürecimiz var.
Tuvalet ve mescitlerde yoğunluğu kontrol eden, yeşil ve kırmızı ışıklar aracılığıyla çalışan, insanların kendi kendini kontrol edeceği bir sistemimiz var. İşin ticari kısmında ise sanal alışveriş sitesi hayata geçiriyoruz. Kırktan fazla markayla anlaştık, mobil uygulamamız üzerinden misafirlerimiz diledikleri ürünü satın alabilecek.
Havalimanı alışverişinde online dönem
Satın alma işlemi her aşamada yapılabilecek. Teslim noktaları için de Duty Free Operatörümüz ile birlikte çalışıyoruz. ‘www.istbuy.com’ web sitesi üzerinden bizimle iş birliğine giden dükkanlardan alışverişlerini yapıp, pasaport ve X-ray’i geçtikten sonra o noktaya gidip ürünlerini alıp devam edecekler. Mevzuatlarda yaşanan bazı sıkışıklıklar var. Bunlar aşılırsa insanların diledikleri yerden diledikleri şekilde alışveriş yapmalarını sağlayacak altyapıya sahibiz.
Yolcuların kendi yönlerini bulmalarını sağlayacağız
Teknoloji kısmında augmented reality (sanal gerçeklik) çözümleri sunuyoruz. Yolcularımızın havalimanı içinde yürürken, oradaki ticaret alanlarındaki ürünlerden, fırsatlardan, indirimlerden haberdar olmalarını sağlayacağız. Augmented reality ile yolcularımızın havalimanı içinde kendi yönlerini bulmalarını sağlayacağız, zaten şimdi de yapılıyor ama bunu geliştiriyoruz. Pistler üzerindeki yabancı madde kalıntılarını (Foreign Object Debris-FOD) tespit edeceğimiz bir iş birliğimiz söz konusu.
TÜBİTAK’tan da destek alan bir Türk grubu ile yürüteceğiz. Bu iş birlikleri çok önemli. Biz o şirketler için bir showcase oluyoruz. Bizim ismimizi kullanarak dünyanın her yerinde bu teknolojiyi satabilirler.
Havalimanının yarattığı ekosistemin ilk ekonomik değerlerini bu iş ortaklarımızda görüyoruz. Bize bu teknolojiyi satan Türk şirketi, şu an bir başka bir Türk şirketi tarafından yatırım aldı. Aynı şekilde tuvaletler ve mescitlerde yoğunluğu belirleyen teknolojiyi veren şirket de bir yatırımcı aldı.
Güvenlikte eşyaları çıkarmaya gerek olmayacak
Biz ultraviyole ışınlarıyla X-ray makinalarını birleştiren teknolojiyi kullanan ilk tesisiz. Bizden sonra da başka tesislerde kullanıldı. Şu an business class yolcuların kontuarlara özel bir X-ray yerleştiriyoruz. Bu X-ray’in içinde çantadaki hiçbir şeyi çıkarma ihtiyacınız olmayacak. Laptop, su hepsi alet tarafından tespit ediliyor. Bir aksiyon alınması gerekiyorsa güvenlik açısından alınıyor. Bence bu ürün çok beğenilecek, beğenilirse bunları yavaş yavaş havalimanında daha yaygın bir şekilde kullanacağız. Özünde pandeminin ne gerektirdiği biliyoruz, yolcunun ne istediğini biliyoruz. Biz ondan fazla kanaldan yolculardan geri bildirim alıyoruz. Bu geri bildirimleri benim seviyemde de en ince detayına kadar inceliyoruz. Sonrasında kendimize bir yol haritası çıkarıyoruz. Bu yol haritalarını hayata geçirilince havalimanında yavaş yavaş herkesin sorunları çözülmeye başlıyor.
Yıl sonu hedefi 34-35 milyon yolcu
Uçuş sayısında 2019’un yüzde 75’indeyiz, yolcu sayısının ise yüzde 65’indeyiz. Bu rakamlar dünyadaki bir havalimanının en dayanıklı hali. Avrupa’daki havalimanları ise bu rakamların çok gerisinde. Amsterdam’daki havalimanın bizden 20-30 daha fazla uçak hareketine sahip olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni dar gövdeli, tek koridorlu uçakların uçması. İkinci sırada biz, üçüncü sırada Paris var.
Bu performansın içinde bir detay daha vermem lazım. Doluluk faktörlerinde maalesef dış hatlarda biz yüzde 68-70 arasındayız. Bu normalde 80-85 arasında olur. Orada da ikinci bir pandemi etkisi görüyoruz. Normalleşme için bizim bir ayda 2019’u yakalamamız lazım. Ondan sonra üzerine 12 ay ekleyeceğiz ki 2019’un tümünü yakalamış olalım. Bu sene için hedefimiz yolcu sayısında 2019’un yarısına varmak. Yani 34-35 milyon yolcu yapmak. Şu an 21 milyondayız. Kalan dört ayda 13 milyon yolcu İstanbul Havalimanı’ndan geçecektir. 2022 kesinlikle daha iyi olur, 2019’u yaklalar mıyız, soru işareti. Yaklaşırız, bence yüzde 75-80’ine yaklaşırız. Covid varyantları çıkıp dünyayı kapanma sürecine sokarsa etkileri olacaktır. Onun haricinde 2023’te, 2019’u yakalarız.
Yolcuya özel alan oluşturuyoruz
2019’da Covid-19 önesi yarattığımız yolcu başı harcamaların üzerindeyiz. Yolcular havalimanında daha fazla zaman geçirmeye başladılar. Uçuşlar azaldığı için bağlantılar eskisi kadar çok değil ama İstanbul’da uçuş sayısı yüzde 75’te. Bu da harcamayı biraz daha artırıyor. Pandemi nedeniyle bilinçlenen yolcular otel, lounge gibi kendi özel alanlarını yaratacakları noktaları tercih etmeye başladı.
Değişen yolcu davranışları noktasında bizde havalimanı olarak bu yeni ihtiyaç konularına en hızlı şekilde çözüm üretmeye çalışıyoruz. Otelde kara tarafındaki odaların 120 tanesini hava tarafına eklettik. Çünkü o tarafa daha fazla talep var. Bu da havalimanında geçirilen süreleri uzattı. İşlerini yürütecekleri alanlara ihtiyaç duymaya başladılar. Bu yüzden pasaport alanımızın arkasında bir Business Corner kurduk. Ek olarak kişisel toplantılara imkân veren, internet bağlantılı, gürültüden uzak çözümler üretiyoruz. Bunlar şimdi aklıma gelenler, bunları çeşitlendirerek pandeminin ilk gününden beri hayata geçirdik. Bunlara devam edeceğiz.
İkinci spotter Alanı düşünebiliriz
Havacılığın en önemli unsuru olan uçaklara her zaman büyük bir ilgi var. Her ülkede karşılaşılan bu ilgiliye biz de kayıtsız kalmak istemedik. Uçakların iniş ve kalkışını fotoğraflamak isteyen insanlara tahsis edeceğimiz bir alan arayışındaydık. Fotoğrafçılık ve güvenlik açısından en uygun olan alanı belirledik. Rezervasyon yaptıran herkese açık olan İGA Spotter alanımız pistlere 400-500 metre mesafede yer alıyor. Bu sayede iniş ve kalkış yapan uçakların her anına yakından şahit olunabiliyor. Ziyaretçilerimiz ağırlıklı olarak fotoğraf çekmek için gelse de haziran sonunda tamamladığımız bu alanın asıl amacı havalimanımızla halkı biraz daha yaklaştırmak.
Alanımız yalnızca cumartesi günleri, web sitemiz üzerinden yapılan rezervasyonla 12.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Ziyaretçilerimiz kapıda yer alan güvenlik noktalarından geçtikten sonra gelip diledikleri kadar zaman geçirebiliyorlar.
Profesyonel fotoğrafçılığın ötesinde bir deneyim imkânı sunduğumuz için geri dönüşler de oldukça pozitif. Ziyaretçilerimiz uçakları gündoğumu ve batımının yanı sıra farklı açılardan da görmek, çekmek istiyorlar. Mevcut lokasyonda bu mümkün değil ama çözüm arıyoruz. İkinci bir İGA Spotter alanı da düşünülebilir.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.