Starliner programının sürekli yaşadığı sorunlar, Boeing’in bu rekabette geride kalmasına neden olurken SpaceX ise kendi geri dönüşümlü roketlerini 2020’den beri sürekli kenetleyerek NASA’nın güvenini kazandı ve birçok görevi başarıyla tamamladı.
Eski NASA astrofizikçisi Dr. Umut Yıldız, uzayda mahsur kalan astronotları ve uzay alanında çalışan şirketler arası rekabeti AA Analiz için kaleme aldı.
Son günlerde “uzayda mahsur kalan astronotlar” başlıklı birçok haber veriliyor. Bu haberler her ne kadar doğru olsa da durum tam olarak böyle değil. Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) iki astronot gönderen Boeing’in Starliner kapsülü teknik sorunlar nedeniyle planlanan zamanda Dünya’ya geri dönemedi. Kapsül Dünya’ya 7 Eylül’de güvenli geri dönüşün test edilmesi amacıyla astronotlar içinde olmadan boş bir şekilde döndü.
Uzay yolculuklarında risk
Özellikle insanlı uzay yolculukları, oldukça karmaşık ve son derece hassas süreçler içeriyor. Uzay yolculukları astronotların roketle uzaya fırlatılması, uzay aracının yörüngeye oturtulması, Uluslararası Uzay İstasyonu’na kenetlenmesi ve nihayetinde Dünya’ya geri dönülmesi gibi aşamalardan oluşuyor. Bu süreçlerin her biri milyarlarca dolarlık yatırımlar, yıllarca süren testler ve titizlikle hazırlanan mühendislik çözümleri gerektiriyor.
İnsanlı uzay çağının ilk dönemleri olan 60’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyetler Birliği’nin Soğuk Savaş hırsı nedeniyle uzay çalışmalarına büyük yatırımlar yapıldı. Bugünün birçok standardı Soğuk Savaş döneminde belirlendi. Teknoloji geliştikçe uzay çalışmaları da son teknolojiye göre şekillendi. İnsanlı uzay yolculukları oldukça riskli olsa da istatistiğe bakıldığında yalnızca birkaç büyük kaza olduğu görülüyor. Sovyetler Birliği’ne ait Apollo 1, Challenger ve Columbia kazaları akla gelen ilk örnekler.
Boeing ve SpaceX arasındaki rekabet
Uzay yolculuklarının artık sürekli olması nedeniyle devletlerin bu işten elini çekmesi ve özel şirketlerin bu sektöre girmesiyle maliyetlerin düşürülmesi gerekti. Bu nedenle ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) 2005’te yakın gelecekte Uzay Mekiği (Space Shuttle) programını kapatacağını açıklayarak özel şirketlere ilk desteği verdi ve uzaya roket taşıma işinin özel şirketler tarafından yapılacağını açıkladı. Böylelikle devlet sadece bilimsel veya teknolojik adımlara odaklanacaktı. NASA’nın planı çok güzel çalıştı ve sadece parça, modül veya bütün roket sistemini yapmak üzere birçok uzay şirketi kuruldu. O dönemde destek alan en meşhur olan şirket SpaceX, 2010’da yörüngeye ilk aracını gönderdi ve 2012’de de Uluslararası Uzay İstasyonu’na ilk kargo transferini gerçekleştirdi.
Uzaya insan gönderme konusunda ön planda olan iki şirket Boeing ve SpaceX, bugün NASA’nın ticari mürettebat programında yer alan iki ana oyuncu olarak görünüyor. Boeing, bu program için 2014’de NASA’dan 4,2 milyar dolar destek alırken, SpaceX ise 2,6 milyar dolar destek aldı.
Boeing ilk planlara göre bu görevi 2017’de bitireceğini taahhüt etti. Boeing, Starliner kapsülünü yapıp kapsülü bir roketle uzaya fırlatarak astronotları Uluslararası Uzay İstasyonu’na götürecekti. Plana göre astronotlar görevleri bitince Dünya’ya geri dönecekti. Boeing planın 2017’ye kadar yetişmeyeceğini fark edince çalışmalarını uzatma kararı aldı ve ilk testlerini ancak 2019’da yapabildi.
Boeing yapılan bu ilk testlerde uzaya ulaşamadı ve çalışmalar yıllarca devam etti. Nihayetinde 2022’de Boeing, Uluslararası Uzay İstasyonu’na insansız ulaştı ancak bu denemede de sorunlarla karşılaşılması nedeniyle insanlı uçuş birçok kez ertelendi. NASA normalde Boeing’ten hiç şüpheye yer bırakmadan testlerde başarılı olana kadar denemelere devam etmesini bekliyordu. Ancak Boeing bir şekilde NASA’yı ikna etti ve Atlas V roketini 5 Haziran 2024’de içinde astronotlar Butch Wilmore ve Suni Williams ile beraber Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden uzaya fırlattı. Aslında bu fırlatmanın 6 Mayıs’ta yapılması planlanıyordu. Ancak mühendislerin basınç valfleri ile ilgili birtakım sorunlar tespit etmesi üzerine fırlatma süresiz ertelenmişti. Birkaç kez ertelenen fırlatma tarihi en sonunda Türkiye saati ile 6 Haziran 13.34’de gerçekleşti. Aslında NASA, kapsülün Uluslararası Uzay İstasyonuna kenetlenmesinden hemen önce bir helyum sızıntısı tespit etmişti.
İki astronotun görevi normalde sadece 8 gün sürecekti. Ancak NASA, görevin uzadığını ve astronotların 18 Haziran’dan sonra New Mexico’ya sorunsuz ineceklerini duyurdu. Dönüşün gecikmesine sebep olarak da astronotların uzay yürüyüşünde diğer astronotlara yardım etmeleri gösterildi.
Boeing, 14 Haziran’da bir açıklama yaparak Dünya’ya geri dönme tarihinin 25 Haziran’dan sonra olacağını duyurdu. 21 Haziran’da ise dönüş konusunda bir kez daha erteleme yapıldı ve erteleme nedeni yine uzay yürüyüşüne yardım olarak gösterildi. Astronotların uzayda mahsur kaldıkları söylentileri ise tam da bu günlerde yükselmeye başladı. Bu sorunu çözme çalışmalarından dolayı Dünya’ya dönüş haftalarca uzadı. Yaşanan bu gibi sorunlar yeryüzünde hızla çözülebilecekken uzayda aşırı zor bir hal alıyor. Boeing çok büyük bir şirket olduğu için de bu konu büyük bir prestij meselesi haline geldi.
Boeing gönderdi, SpaceX geri getirecek
Süreç uzadıkça NASA, astronotlar Wilmore ve Williams’ın güvenliği konusunda son derece titiz bir yaklaşım benimsedi. Starliner’ın kenetlenmesi sırasında yaşanan helyum sızıntıları ve itki kontrol sistemi sorunlarının NASA’nın insanlı uçuş standartlarını karşılamaması sebebiyle, astronotların Dünya’ya güvenli bir şekilde geri getirilmesi için bundan sonra Boeing’in değil, SpaceX’in Crew-9 misyonuna dahil edilmelerine karar verdi. Bu sebeple, Starliner insansız bir şekilde geri döndü ve ilk sonuçlara göre kapsül sağlam bir şekilde yere indi. NASA ve Boeing ise bu dönüş sırasında veri toplamaya devam etti. Boeing, pes etmezse gelecekteki görevlerde bu verilerle sistemini daha da geliştirebilir.
Bu erteleme nedeniyle, NASA ve SpaceX’in Crew-9 Dragon aracını yeniden yapılandırması ve astronotlar için Dragon’a özgü uzay giysileri taşıması gerekecek. Normalde 4 astronotla gitmesi gereken Crew 9 Dragon, uzaya 2 astronotla çıkacak ve dönüşte Butch ve Suni’yi de Dünya’ya getirecek.
Starliner programının sürekli yaşadığı sorunlar, Boeing’in SpaceX ile rekabette geride kalmasına neden oluyor. SpaceX ise kendi geri dönüşümlü roketlerini Uluslararası Uzay İstasyonu’na mürettebatlı görevlerle 2020’den beri sürekli kenetleyerek NASA’nın güvenini kazandı ve birçok mürettebat taşıma görevini başarıyla tamamladı. Dolayısıyla son yaşananlar rekabetin dengelerini değiştirdi ve SpaceX’in sektördeki lider konumunu pekiştirdi.
Boeing’in karşılaştığı zorluklar ise şirketin bu programdaki geleceğini belirsiz hale getiriyor. NASA, Starliner için 3 görev sipariş vermişti ve ISS’in planlanan emeklilik tarihi 2030’a kadar tahminen 6 görev daha yapması planlanıyordu. Ancak, Starliner’ın mevcut durumu göz önüne alındığında, bu hedefe ulaşılması oldukça zor görünüyor.
Uzay yolculukları, her zaman insanlık için hem heyecan verici hem de bunu yaşayanlar için oldukça tehlikeli. NASA’nın bütün yumurtaları tek bir sepette toplamayıp SpaceX ve Boeing gibi özel şirketlere olan destekleri, bu risklerin azaltılmasında önemli bir rol oynuyor. Ancak, son durumda elimizde yine tek başına SpaceX kaldı.
SpaceX’in Dragon uzay aracının bu süreçte NASA’nın güvendiği bir çözüm olarak öne çıkması ve Boeing’in karşılaştığı bu zorluklar SpaceX’in uzay taşımacılığındaki liderliğini pekiştirdi. NASA’nın 2030’a kadar Boeing’in Starliner programına olan ilgisi ise azalacak gibi görünüyor.
[Dr. Umut Yıldız, Eski NASA Astrofizikçisi, Plan-S Genel Müdür Yardımcısı, ODTÜ Öğretim Üyesidir.]
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.